Elif-Lm-R. Bu öyle bir kitaptir ki, yetleri muhkem kilinmis, sonra da
herseyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafindan yetleri ayrintili olarak
açiklanmistir.
Ve Rabbinizin magfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir
süreye kadar güzel güzel yasatsin. Ve her fazilet sahibine layik oldugu ihsani
versin. Eger yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabindan
korkarim.
Dikkat edin! Görmüyor musunuz, onlar düsmanliklarini gizlemek için gögüslerini
çeviriyorlar. Iyi bilin ki, onlar örtülerine bürünürlerken, neyi gizleyip, neyi
açiga vurduklarini Allah biliyor. Muhakkak ki Allah, gönülde gizlenenleri de
bilir.
Yeryüzünde rizki Allah'a ait olmayan hiçbir canli yoktur. O, onlarin karar
kildiklari yerleri de, emaneten durduklari yerleri de bilir. Onlarin hepsi
apaçik bir kitaptadir.
O, öyle bir Allah'dir ki, hanginizin daha güzel amel isleyecegini imtihan etmek
için gökleri ve yeri alti günde yaratti. Arsi da su üstündeydi. Onlara "öldükten
sonra tekrar dirileceksiniz" dersen, o kfirler de kesinlikle sana: " Bu apaçik
bir sihirden baska birsey degildir." diyecekler.
Ve eger bunlardan bir kisminin görecegi azabi belli bir süreye kadar erteleyecek
olursak, o zaman da "onu engelleyen nedir ki?" diyecekler. Iyi bilin ki, o azap
onlara geldigi gün kendilerinden geri çevrilecek degildir. Ve o alay ettikleri
sey kendilerini kusatmis olacaktir.
(Ey Resulüm!) Simdi belki sen, "Ona bir hazine indirilse, ya da beraberinde bir
melek gezip dolassa ya!" diyorlar diye sana vahyolunan vahyin bir kismini
terkedecek olursun ve bundan dolayi da gögsün daralir. Sen yalnizca bir
uyaricisin. Allah ise her seye vekildir.
Yoksa "onu kendi uydurdu" mu diyorlar? O halde sen de onlara de ki: "Haydi siz
de onun gibi uydurulmus on sûre getirin. Allah'dan baska çagirabileceginiz kim
varsa onlari da yardima çagirin. Eger dogru söylüyorsaniz" (bunu yaparsiniz).
Yok eger bunun üzerine size cevap vermedilerse, artik bilin ki, bu Kur'n ancak
Allah'in ilmiyle indirilmistir. O'ndan baska ilh yoktur. Artik müslüman
oluyorsunuz, degil mi?
Her kim dünya hayatini ve güzelliklerini isterse biz onlara amellerinin
karsiligini orada tamamen öderiz. Bu hususta kendilerine bir densizlik yapilmaz.
Fakat onlar öyle kimselerdir ki, ahirette kendilerine atesten baska bir sey
yoktur. Isledikleri seyler orada bosuna gitmistir. Zaten bütün yaptiklari da
batildir.
O dünyayi isteyenler, hiç Rabbinden açik bir belge üzere olan kimse gibi midir?
O belgeyi yine Allah'dan gelen bir sahid olarak Kur'n izliyor, ondan önce de
bir rehber ve rahmet olan kitap, Musa'nin kitabi yine onu destekliyor. Böyle
olanlar Kur'n'a inanirlar. Hangi hizipten olursa olsun kim onu inkr ederse,
ona vaad edilen yer atestir. Iste bütün bunlardan dolayi sen de bu Kur'n'dan
süphe içinde olma. Kesinlikle o haktir, Rabbindendir. Fakat insanlarin çogu iman
etmezler.
Üstelik bir yalani Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar
Rablerinin huzuruna arzolunacaklar, sahitler de söyle diyecekler: "Iste bunlar
Rablerine karsi yalan söyleyenlerdir". Iyi bilin ki: Allah'in laneti zalimlerin
üzerinedir.
Onlar yeryüzünde (herkesi) yildiracak degillerdir. Kendilerini koruyacak
Allah'dan baska kimseleri de yoktur. Onlarin azabi kat kat olacaktir. Üstelik
onlar hakki isitmeye tahammül edemiyorlardi ve de görmüyorlardi.
Fakat iman edip salih amel isleyenler ve Rablerine karsi edepli olanlar, güvenen
ve itaat edenler var ya, iste bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi
kalirlar.
Buna karsilik, kavminin ileri gelen kfirlerinden bir kismi dediler ki: "Biz
seni bizim gibi insanlardan biri olarak görüyoruz, baska degil. Ilk bakista
bizim ayak takimimizdan baskasinin senin arkana düstügünü görmüyoruz. Sizin
bizden fazla bir meziyetinizi de görmüyoruz. Aksine sizi yalancilar saniyoruz."
Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Peki su söyleyecegime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden
apaçik bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafindan bir rahmet bahsetmisse,
size de onu görecek göz verilmemisse biz, istemediginiz halde onu size zorla mi
kabul ettirecegiz?"
"Ey kavmim! Ben sizden herhangi bir mal mülk istemiyorum. Benim mükafatim ancak
Allah'a aittir. Ve ben ona iman edenleri kovacak degilim. Onlar elbette
Rablerine kavusacaklar. Fakat ben de sizi cahillik eden bir kavim görüyorum."
Ben size "Allah'in hazineleri benim yanimdadir." demiyorum ki. Ben size "Ben bir
melegim." de demiyorum. O sizin kendinize göre, hor gördükleriniz hakkinda
"Allah onlara hiçbir hayir vermez." de demiyorum. Onlarin içlerindeki niyeti, en
iyi Allah bilir. (Bu söylediklerimin aksini iddia etseydim) asil o zaman
zalimlerden olurdum.
Ben size ögüt vermek istemis olsam da, eger Allah sizi helk etmeyi murad
ediyorsa, zaten ögüt vermemin size bir faydasi olmaz. Rabbiniz O'dur ve nihayet
O'na döndürüleceksiniz.
Ayrica Nuh'a söyle vahyettik: "Bil ki kavminden simdiye kadar iman etmis
olanlardan baska artik kimse iman etmeyecektir. Onun için yaptiklari seylerden
dolayi kederlenme."
Gemiyi yapiyordu, kavminden bazi ileri gelen gruplar, onun yanindan gelip
geçtikçe, onunla alay ediyorlardi. Nuh dedi ki: "Bizimle egleniyorsunuz, biz de
sizinle tipki bizimle eglendiginiz gibi alay edip eglenecegiz."
Nihayet emrimiz geldigi ve tennur (tandir veya geminin kazani) tutusup parladigi
zaman dedik ki; "Erkegi ve disisi olan her canlidan ikiser tane, aleyhlerinde
hüküm verilmis olanlarin disinda, aileni ve iman etmis olanlari geminin içine
yükle". Zaten beraberinde iman edenler çok az idi.
Nuh dedi ki; "Allah'in adiyla binin içine. Onun akisi da, durusu da (O'nun
adiyladir). Hiç süphesiz Rabbim gerçekten çok bagislayici, çok esirgeyicidir.
Gemi içindekilerle birlikte, daglar gibi dalgalar arasinda akip gidiyordu. Nuh
ayri bir yere çekilmis olan ogluna bagirdi: "Yavrucugum, gel, bizimle beraber
bin! Kfirlerle beraber olma!"
O, dedi ki; "Ben, beni sudan koruyacak bir daga çikacagim". Nuh da "Bu gün
Allah'in merhamet ettiginden baskasini, Allah'in bu emrinden koruyacak kimse
yoktur." dedi. Derken dalga aralarina giriverdi. O da bogulanlardan oldu.
Allah tarafindan denildi ki: "Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu
kes! Ve sular çekildi. Emir yerine gelmis oldu. Gemi de Cudi dagi üzerine
oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi.
Allah: "Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin (ilen)'den degildir. Çünkü o salih
olmayan bir amelin sahibidir. Hakkinda bilgin olmayan bir seyi benden isteme!
Ben, seni, cahillerden olmaktan sakindiririm."
Nuh: "Ey Rabbim! Ben bilmedigim bir seyi istemis olmaktan dolayi sana siginirim.
Sen beni bagislamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana ugrayanlardan olurum.
"Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selm sana ve seninle birlikte olanlardan
gelecek ümmetlere, kutluluk dilegiyle gemiden in. Ilerde kendilerini bir çok
nimetten faydalandiracagimiz, sonra da bu yüzden kendilerine tarafimizdan acikli
bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktir."
Iste bunlar gayb haberlerindendir. Bunlari sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan
önce bunlari ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akibet muhakkak
muttakilerindir.
d kavmine de kardesleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin. Sizin O'ndan baska bir ilhiniz yoktur. Siz sadece iftira edip
duruyorsunuz."
"Ey kavmim! Rabbinizden magfiret isteyin, sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize
gökten bol bol bereket indirsin ve sizi kuvvetinize kuvvet katarak çogaltsin.
Gelin günahkr olarak dönüp gitmeyin."
"Ancak su kadarini diyebiliriz ki; "tanrilarimizdan bazisi seni fena çarpmis". O
da dedi ki; "Allah'i sahit tutuyorum, siz de sahid olun ki ben, Allah'a
kostugunuz ortaklardan uzagim."
"Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a
dayanmaktayim. Yeryüzünde hiçbir canli yoktur ki, idaresi ve yönetimi O'nun
elinde olmasin. Benim Rabbim, hiç süphe yok ki, dogru yoldadir."
"Eger, yine de yüz çevirirseniz, ben size ne ile gönderilmissem, iste onu teblig
ettim. Ayrica Rabbim, sizin yerinize baska bir kavmi getirir de siz O'na zerrece
zarar veremezsiniz. Hiç süphesiz O, herseyi koruyup gözetendir.
Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri, tarafimizdan
bir rahmet ile kurtardik, ayrica onlari çok agir bir azaptan da kurtardik.
Iste d kavmi buydu. Rablerinin yetlerini bile bile inkr ettiler ve
peygamberlerine isyan ettiler. Basa geçen her zorbanin emrine uyup arkasindan
gittiler.
Hem bu dünyada, hem de kiyamet gününde bir lnetle izlendiler. Bilin ki, d
kavmi, gerçekten Rablerini inkr ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan d,
defolup gittiler.
Semud kavmine de kardesleri Salih'i gönderdik. Dedi ki, "Ey kavmim! Allah'a
kulluk edin. Sizin O'ndan baska bir tanriniz daha yoktur. Sizi topraktan O
meydana getirdi. Sizi orada ömür sürmeye O memur etti. Bu sebepten O'nun
magfiretini isteyin, sonra O'na tevbe edin. Süphesiz Rabbim yakindir,
dualarinizi kabul eder."
Dediler: "Ey Salih,! Bundan önce sen bizim içimizde ümit beslenir bir zat idin.
Simdi bizi babalarimizin taptiklarina tapmaktan mi engelliyorsun? Biz, dogrusunu
istersen bizi davet ettigin seyden kuskulandiran bir süphe içindeyiz."
Salih dedi: "Ey kavmim! Eger ben Rabbimden açik bir mucize üzerinde isem ve o
bana tarafindan bir rahmet bahsetmis ise, ben Allah'a isyan ettigim takdirde
beni O'ndan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana zarar vermekten baska bir sey
yapmiyorsunuz."
"Ey kavmim! Iste su, Allah'in disi devesi, size bir mucizedir. Birakin onu
Allah'in yer yüzünde (otlaklarinda) otlasin. Ve ona kötü bir maksatla el
sürmeyin, sonra sizi yakin bir azap yakalar."
Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri,
tarafimizdan bir rahmet sayesinde kurtardik, üstelik o günün perisanligindan da
kurtardik. Hiç süphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür.
Andolsun ki, Ibrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve "selm"
dediler, o da "selm" dedi ve hemen gidip onlara kizartilmis bir buzagi getirdi.
Fakat onlarin o buzagiya el sürmediklerini görünce, tuhafina gitti ve içinde
onlara karsi bir korku uyandi. Onlar da "Korkma, biz Lut'un kavmine
gönderildik." dediler.
Dediler: "Sen Allah'in emrine mi sasiyorsun? Allah'in rahmeti ve berekti
üzerinizdedir. Ey ev halki! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lyiktir),
meciddir (cömertligi boldur)."
Melekler: "Ey Ibrahim! Bu konuda bizimle tartismaktan vazgeç. Çünkü Rabbinin
emri kesin olarak geldi ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap
gelecektir.
Daha önceleri çirkin isler yapmis olan kavmi haril haril kosup geldiler. Lut
onlara: "Ey kavmim! Iste size kizlarim, onlar sizin için daha temizdirler. Gelin
Allah'tan korkun, beni misafirlerime rezil rüsvay etmeyin. Içinizde hiç akli
basinda bir adam yok mu?" dedi.
Melekler dediler: "Ey Lut! Sundan emin ol ki, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar
sana asla zarar veremezler. Sen, gecenin bir kismi olunca ailenle birlikte hemen
buradan çik git. Içinizden hiç kimse geri kalmasin, esin baska. Çünkü ona da
onlara gelecek olan musibet gelecektir. Haberin olsun, helk zamanlari sabah
vaktidir. Zaten sabah yakin degil mi?"
Medyen'e de kardesleri Su'ayb'i gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin. Sizin O'ndan baska ilhiniz yoktur. Ölçegi de, teraziyi de eksik tutmayin.
Ben sizi hayir (bolluk) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kusatacak
bir günün azabindan korkuyorum."
Dediler ki; "Ey Su'ayb, atalarimizin taptiklarini terketmemizi veya mallarimizda
diledigimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazin mi emrediyor? Oysa ki sen
yumusak huylusun ve akli basinda bir adamsin."
Su'ayb dedi ki: "Ey kavmim! Sayet ben Rabbimden ispat edici bir delil üzerinde
bulunuyorsam ve sayet bana, O kendi katindan güzel bir rizik ihsan etmisse,
söyleyin bakalim ben ne yapmaliyim? Ben size karsi çikmakla sizi menettigim
seylere kendim düsmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettigi kadar islah etmeye
çalisiyorum. Muvaffakiyetim de ancak Allah'in yardimi ile olacaktir. Ben
yalnizca O'na dayandim ve ancak O'na dönecegim."
"Ey kavmim! Bana karsi gelmeniz sakin sizi, Nuh kavminin veya Hud kavminin veya
Salih kavminin baslarina gelen musibetler gibi bir musibete ugratmasin. Lut
kavmi de sizden uzak degildir.
Dediler ki: "Ey Su'ayb! Biz senin söylediklerinin çogundan birsey anlamiyoruz.
Ayrica seni içimizde çok zayif biri olarak görüyoruz. Eger akrabalarin olmasaydi
mutlaka seni recmederdik (tasa tutardik). Senin bize hiçbir üstünlügün yoktur."
Su'ayb dedi: "Ey kavmim! Benim akrabalarim size Allah'dan daha mi degerli ki,
Allah'a sirt çevirip, onu unuttunuz? Muhakkak ki, Rabbim bütün yaptiklarinizi
çepeçevre kusatmistir."
"Ey kavmim! Var gücünüzle yapacaginiz ne varsa yapin! Ben de görevimi yapmaya
devam edecegim. Perisan edecek azabin kime gelecegini ve yalancinin kim oldugunu
ilerde anlayacaksiniz. Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyecegim."
Ne zaman ki, emrimiz geldi, Su'ayb ve beraberindeki müminler, tarafimizdan bir
rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladi da
olduklari yerde çöküp kaldilar.
Iste bu helk olmus memleketlerin önemli haberlerindendir. Sana onu kissa olarak
anlatiyoruz. Onlardan yerinde duranlar da var, biçilenler (yok olup gidenler)
de.
Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Allah'i birakip da
taptiklari tanrilar, Rabbinin emri gelince kendilerine hiçbir fayda
saglayamadilar. Hasarlarini arttirmaktan baska bir seye yaramadilar.
Ahiret azabindan korkanlar için bunda muhakkak ki, bir ibret vardir. O, öyle bir
gündür ki, bütün insanlar onun için toplanacaktir ve o, öyle bir gündür ki,
mutlaka görülecektir.
Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak
Rabbinin diledikleri baska. (Bu) ardi arasi kesilmeyen bir ihsan olacak.
O halde sakin sunlarin ibadet edislerinden süpheye düsme. Daha önce atalari
nasil ibadet ediyor idiyseler bunlar da öyle ibadet ediyorlar. Biz de
kendilerine nasiplerini elbette eksiksiz olarak öderiz.
Andolsun ki, Musa'ya kitabi verdik, yine de onda ihtilafa düsüldü. Eger
Rabbinden daha önce verilmis bir karar olmasa idi, elbette haklarinda hüküm
verilmis bitmisti. Muhakkak ki onlar, bundan kuskulu bir süphe içindedirler.
Gerçekten de onlarin her biri öyle kimselerdir ki, yaptiklarinin karsiligini
Rabbin kendilerine hakkiyle ödeyecektir. Çünkü O, onlarin yaptiklari her seyden
haberdardir.
Iste bundan dolayi emrolundugun gibi dogru ol! Beraberindeki tevbe edenler de
(dogru olsunlar). Asiri gitmeyin! Muhakkak ki O, bütün yaptiklarinizi görüp
durmaktadir.
Gündüzün her iki tarafinda ve gecenin saçaklarinda (gündüze yakin olan
saatlerinde) namaz kil! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise,
düsünebilenlere bir ögüttür.
Sizden önceki devirlerden bakiyye sahipleri (kitap ehli) yeryüzünde
bozgunculuktan vazgeçirmeye çalissalardi ne iyi olurdu. Fakat onlarin içinden
kurtardigimiz pek az kimse bunu yapti. O zulmedenler ise simartildiklari refahin
pesine düstüler ve hepsi de suçlu oldular.
Ancak Rabbinin rahmetle yarligadigi kimseler baska. Onun içindir ki, onlari
yaratti. Ve Rabbinin "Andolsun ki cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen
dolduracagim" sözü böylece tamam oldu.