(Allah) buyurdu: "Sana emrettigim zaman, seni secde etmekten alikoyan nedir?"
(Iblis): "Ben, dedi, ondan hayirliyim; beni atesten yarattin, onu çamurdan
yarattin."
(Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmis ve kovulmus olarak oradan çik. And olsun
ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi
dolduracagim."
(Sonra Allah, dem'e hitab etti): "Ey dem! Sen ve esin cennette durun,
dilediginiz yerden yeyin; fakat su agaca yaklasmayin, yoksa zalimlerden
olursunuz."
Derken onlarin, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek
için onlara fisildadi: "Rabbiniz, baska bir sebepten dolayi degil, sirf ikiniz
de birer melek ya da ebedî kalicilardan olursunuz diye sizi su agaçtan men
etti." dedi.
Böylece onlari aldatarak asagi sarkitti (önceki mevkilerinden indirdi). Agaci(n
meyvesini) tadinca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarini
üst üste yamayip üzerlerini örtmege basladilar. Rableri onlara seslendi: "Ben
sizi o agaçtan men etmedim mi ve seytan size apaçik düsmandir, demedim mi?"
Ey demogullari, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise
indirdik. Hayirli olan, takva elbisesidir. Iste bu(nlar), Allah'in
yetlerindendir, belki düsünüp ögüt alirlar.
Ey demogullari. Seytan, ana babanizi, çirkin yerlerini onlara göstermek için
elbiselerini soyarak cennetten çikardigi gibi, sizi de (sasirtip) bir belaya
düsürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onlari göremeyeceginiz yerden sizi
görürler. Biz, seytanlari, inanmayanlarin dostu yaptik.
Onlar bir kötülük yaptiklari zaman: "Babalarimizi bu yolda bulduk, bunu bize
Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülügü emretmez. Allah'a karsi
bilmediginiz seyleri mi söylüyorsunuz?"
De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na dogrultun ve
dini yalniz kendisine has kilarak O'na yalvarin. Ilkin sizi yarattigi gibi yine
O'na döneceksiniz."
(O) bir toplulugu dogru yola iletti, bir topluluga da sapiklik hak oldu. Çünkü
onlar, seytanlari Allah'tan baska dostlar tuttular ve kendilerinin de dogru
yolda olduklarini saniyorlar.
De ki: "Allah'in kullari için çikardigi zinetleri ve tertemiz riziklari kim
haram kilmis?" De ki: "Bunlar, bu dünya hayatinda inananlar içindir, kiyamet
gününde de yalniz onlara mahsustur". Iste böylece biz yetleri bilen bir
topluluga uzun uzun açikliyoruz.
De ki: "Rabbim, sadece fuhsiyati, onun açik ve gizli olanini, günahlari, haksiz
yere isyani, haklarinda hiç bir delil indirmedigi seyleri Allah'a ortak
kosmanizi ve Allah hakkinda bilmediginiz seyleri söylemenizi yasaklamistir".
Ey demogullari! Size içinizden peygamberler gelip yetlerimi anlattiklarinda,
kim Allah'tan korkar ve kendini düzeltirse, iste onlar için korku yoktur. Onlar
üzülmeyeceklerdir de.
Allah'a karsi yalan uyduran yahut yetlerini yalanlayandan daha zalim kim
olabilir? Onlara Kitap'tan nasipleri erisir. Canlarini alacak elçilerimiz
gelince onlara: "Allah'tan baska taptiklariniz nerede?" derler. Onlar: "O
taptiklarimiz bizden sapip ayrildilar." derler. Böylece kendilerinin kfir
olduklarina bizzat sahitlik ederler.
Allah onlara: "Sizden önce geçmis cin ve insan topluluklariyla beraber cehennem
atesine girin!" der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardesine lanet eder.
Nihayet hepsi oraya toplandiginda, sonrakiler öncekiler hakkinda derler ki:
"Rabbimiz ! Iste sunlar bizi dogru yoldan saptirdi. Onlara cehennem atesinden
kat kat azab ver". Allah der ki: "Herkesin azabi kat kattir, fakat siz
bilemezsiniz".
Bizim yetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya,
iste onlara gögün kapilari açilmayacak ve deve (veya halat) igne deliginden
geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. Iste suçlulari böyle
cezalandiririz.
Iman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir
sey teklif etmeyiz iste onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak
kalacaklardir.
Orada kalblerinde bulunan kini çikarip atariz. Onlarin altlarindan irmaklar
akar. "Bizi buna erdiren Allah'a hamdolsun. Eger Allah bizi dogru yola sevk
etmeseydi biz dogru yola erisemezdik. Süphesiz Rabbimizin peygamberleri bize
gerçegi getirmisler." derler. Onlara söyle seslenilir: "Iste size cennet!
Yaptiklariniza karsilik buna varis oldunuz".
Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettigini gerçek bulduk. Siz
de Rabbinizin size vaad ettigini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da
"evet" derler. Bunun üzerine aralarinda bir çagirici söyle seslenir: "Allah'in
laneti zalimler üzerine olsun!
Cennetliklerle cehennemlikler arasinda bir perde vardir. A'raf üzerinde de, her
iki taraftakileri simalarindan taniyan kisiler vardir. Bunlar cennetliklere:
"selm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemis, fakat
girmeyi arzu eden kimselerdir.
"Allah onlari hiç bir rahmete erdirmiyecek, diye yemin ettiginiz kimseler bunlar
miydi?" (Cennetliklere dönerek): "Girin cennete, artik size ne korku vardir, ne
de siz üzüleceksiniz" derler.
Cehennemdekiler, cennettekilere: "Bize biraz su akitin veya Allah'in size
verdigi riziktan bize de verin." diye seslenirler. Cennettekiler de: "Allah,
bunlarin ikisini de kfirlere haram kildi." derler.
Onlar ki, dinlerini bir eglence ve oyun yerine koydular ve dünya hayati
kendilerini aldatti. Onlar, bugüne kavusacaklarini nasil unuttular ve
yetlerimizi nasil inkr ettilerse, biz de bugün onlari öyle unuturuz.
Ille onun te'vilini mi gözetiyorlar? Onun te'vili geldigi (verdigi haberler
ortaya çiktigi) gün, önceden onu unutmus olanlar derler ki: "Dogrusu Rabbimizin
elçileri gerçegi getirmis. Simdi bizim sefaatçilerimiz var mi ki bize sefaat
etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptiklarimizdan
baskasini yapalim?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurduklari seyler
kendilerinden sapti, kaybolup gitti.
Süphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri alti günde yaratti, sonra Ars üzerine
hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; günes, ay
ve yildizlar emrine mdedir. Iyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. lemlerin
Rabbi olan Allah ne yücedir.
Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayin. O'na, korkarak ve
rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'in rahmeti, iyilik edenlere
yakindir.
Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarlari gönderen O'dur. O rüzgarlar, yagmur
yüklü bulutlari yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla
yagmur yagdirir ve onunla her çesit ürünü yetistiririz. Iste Biz, ölüleri de
böyle diriltiriz. Gerekir ki düsünür, ibret alirsiniz.
Güzel memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle çikar; kötü olandan ise yararsiz
bitkiden baska bir sey çikmaz. Iste biz, sükreden bir toplum için yetleri böyle
açiklariz.
Andolsun ki Nûh'u elçi olarak kavmine gönderdik de dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a
kulluk edin sizin O'ndan baska bir ilhiniz yoktur. Dogrusu ben, üstünüze
gelecek büyük bir günün azabindan korkuyorum."
O'nu yalanladilar, biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide bulunanlari kurtardik,
yetlerimizi yalanlayanlari bogduk! Çünkü onlar, kalb gözleri körlesmis bir
kavim idiler.
d (kavmin)e de kardesleri Hûd'u (gönderdik): "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin,
sizin O'ndan baska bir ilhiniz yoktur. (O'na karsi gelmekten) sakinmaz
misiniz?" dedi.
"Sizi uyarmasi için içinizden bir adam araciligi ile, size bir zikir gelmesine
sastiniz mi? Düsünün ki (Allah) sizi, Nûh kavminden sonra, onlarin yerine
hkimler yapti ve yaratilista sizi onlardan üstün kildi. Allah'in nimetlerini
hatirlayin ki, kurtulusa eresiniz."
Dediler ki: "Ya, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarimizin
taptiklarini birakalim diye mi (bize) geldin? Eger dogrulardan isen bizi tehdit
ettigin (o azabi) bize getir!"
(Hûd) dedi ki: "Artik size Rabbinizden bir azap ve bir hisim inmistir.
Haklarinda Allah'in hiç bir delil indirmedigi, sadece sizin ve atalarinizin
taktigi kuru isimler hususunda benimle tartisiyor musunuz? Bekleyin öyleyse,
süphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!
Semûd kavmine de kardesleri Slih'i (gönderdik): "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk
edin, sizin O'ndan baska bir ilhiniz yoktur. Size Rabbinizden açik bir delil
geldi. Iste su, Allah'in devesi, size bir mucizedir; birakin onu Allah'in
yeryüzünde yesin (içsin), sakin ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi aci bir azap
yakalar."
Düsünün ki (Allah) d'dan sonra sizi hükümdarlar kildi. Ve yer yüzünde sizi
yerlestirdi: O'nun düzlüklerinde saraylar yapiyorsunuz, daglarinda evler
yontuyorsunuz. Artik Allah'in nimetlerini hatirlayin da yeryüzünde fesatçilar
olarak karisiklik çikarmayin.
Derken disi deveyi bogazladilar ve Rablerinin buyrugundan disari çiktilar; "Ey
Slih, eger hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettigin (o azabi) bize getir!
"dediler.
Slih de o zaman onlardan yüz çevirdi ve söyle dedi: "Ey kavmim! And olsun ki
ben size Rabbimin elçiligini teblig ettim ve size ögüt verdim, fakat siz ögüt
verenleri sevmiyorsunuz."
Medyen'e de kardesleri Suayb'i (gönderdik): "Ey kavmim, dedi, Allah'a kulluk
edin, sizin O'ndan baska bir ilhiniz yoktur. Size Rabbinizden açik bir delil
geldi: Ölçüyü ve tartiyi tam yapin, insanlarin esyalarini eksik vermeyin,
düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayin; eger inanan (insan)lar
iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!"
Tehdit ederek, inananlari Allah yolundan alikoyarak ve o yolun egriligini
arayarak öyle her yolun basinda oturmayin. Düsünün ki siz az idiniz de O sizi
çogaltti. Bakin ki bozguncularin sonu nasil olmustur.
Eger içinizden bir grup benimle gönderilene inanir, bir grup da inanmazsa, Allah
aramizda hükmedinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayirlisidir.
Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Su'ayb! Ya mutlaka seni ve
seninle beraber inananlari kentimizden çikaririz, ya da dinimize dönersiniz!"
Dedi ki; "Istemesek de mi (bizi yurdumuzdan çikaracak veya dinimizden
döndüreceksiniz?)"
(Andolsun ki), Allah bizi ondan (kfirlikten) kurtardiktan sonra tekrar sizin
dininize dönersek, Allah'a karsi iftira etmis oluruz. Rabbimiz Allah'in dilemesi
hali müstesna geri dönmemiz bizim için olacak sey degildir. Rabbimizin ilmi her
seyi kusatmistir. Biz sadece Allah'a dayaniriz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz
arasinda adaletle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayirlisisin.
(Su'ayb) onlardan öteye döndü de: "Ey kavmim! dedi, ben size Rabbimin gönderdigi
gerçekleri duyurdum ve size ögüt verdim, artik kfir bir kavme nasil acirim?"
Sonra kötülügü degistirip yerine iyilik (bolluk) getirdik, nihayet çogaldilar
ve: "Atalarimiza da böyle darlik ve sevinç dokunmustu." dediler ve hemen onlari,
hiç farkinda olmadiklari bir sirada ansizin yakaladik.
(O) ülkelerin halki inanip (Allah'in azabindan) korunsalardi, elbette üzerlerine
gökten ve yerden bolluklar açardik; fakat yalanladilar, biz de onlari
kazandiklariyla yakaladik.
Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vris olanlara hl su gerçek belli olmadi
mi ki: Eger biz dileseydik onlari da günahlarindan dolayi musibetlere
ugratirdik! Biz onlarin kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) isitmezler.
Iste o ülkeler ki, sana onlarin haberlerinden bir kismini anlatiyoruz Andolsun
ki, peygamberleri onlara apaçik deliller (mucizeler) getirmislerdi. Fakat
önceden yalanladiklari gerçeklere iman edecek degillerdi. Iste o kfirlerin
kalplerini Allah böyle mühürler.
Sonra onlarin arkasindan Musa'yi mucizelerimizle Firavun'a ve topluluguna
gönderdik. Tuttular o mucizeleri inkr ettiler. Ettiler de bak, o bozguncularin
kibetleri nasil oldu!
Allah'a karsi ilk görevim, hak olandan baska bir sey söylemememdir. Gerçekten
ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artik Israilogullarini benimle gönder.