Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediginiz gibi gezip dolasin. Sunu da
bilin ki, Allah'i aciz birakacak degilsiniz. Allah kfirleri mutlaka perisan
edecektir.
Ayrica büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafindan insanlara bir ilandir ki, Allah
da Resulü de müsriklerle yapilan antlasmalara artik bagli degildir. Eger hemen
tevbe ederseniz, bu sizin için hayirlidir. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz
biliniz ki, Allah'i yildiracak degilsiniz. Kfirleri aci bir azap ile müjdele.
Ancak kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz müsriklerden size olan ahitlerinde
hiçbir eksiklik yapmamis ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardimda bulunmamis
olanlar bunun disindadir. Siz de onlarla olan antlasmanizin hükümlerine antlasma
süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever.
Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün,
yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz
kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok
bagislayandir, çok merhamet edendir.
Eger müsriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'in kelmini
dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde oldugu yere kadar gönder. Çünkü bunlar
gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.
O müsriklerin Allah katinda ve Resulü katinda herhangi bir ahdi nasil olabilir?
Ancak Mescid-i Haram yaninda antlasma yaptiklariniz var ki, bunlar size karsi
dogru durdukça siz de onlara dogru olun. Allah (hainlikten) sakinanlari elbette
sever.
Onlarla nasil sözlesme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir firsat geçse,
hakkinizda ne bir antlasma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hosnud
etmeye çalisirlar, fakat kalbleri o kadarina da razi olmaz. Zaten onlarin çogu
fasiktirlar.
Eger verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatirlarsa, o
küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onlarin yeminleri yoktur. Ola ki,
vazgeçerler.
Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çikarmaya azmeden ve üstelik ilk önce
size saldirmaya baslayanlara karsi savasmaz misiniz? Yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eger mümin iseniz her seyden önce Allah'dan korkmalisiniz.
Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...
onlari rezil ve rüsvay etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin. Ve mümin
bir kavmin yüreklerini ferahlandirsin.
Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacaginizi mi sandiniz? Allah'in, içinizden
cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden baska kimseye siginmayan
ve baskaca siginacak bir yer aramayanlari görmedigini mi (zannediyorsunuz)?
Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir.
Müsrikler kendi inkrlarina kendileri sahit olup dururlarken Allah'in
mescidlerini imar etmeleri mümkün degildir. Onlarin bütün yaptiklari bosa
gitmistir. Ve onlar ates içinde ebedi olarak kalacaklardir.
Allah'in mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan,
zekati veren ve Allah'dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste
hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir.
Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme isiyle Allah'a ve ahiret
gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz?
Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan
etmez.
Iman edip de hicret edip, mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad edenler,
Allah katinda en büyük dereceye sahiptirler. Iste bunlar murada ermis olan mutlu
kullardir.
Ey iman edenler! Eger babalariniz ve kardesleriniz imana karsilik küfürden
hoslaniyorlarsa, onlari dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse
iste onlar da zalimlerin ta kendileridir.
Onlara de ki; eger babalariniz, ogullariniz, kardesleriniz, kadinlariniz,
akrabalariniz, kabileniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasindan korktugunuz
ticaret, hoslandiginiz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah
yolunda cihaddan daha sevimli ise, artik Allah'in emri gelinceye kadar bekleyin.
Allah böyle fasiklar topluluguna hidayet nasip etmez.
Inkr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti.
Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün
size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar
gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz.
Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur
veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz ordular indirdi de kendisini
tanimayan kfirleri azaba ugratti. Ve o kfirlerin cezasi iste budur.
Ey iman edenler! Müsrikler bir pisliktirler. Artik bu yildan sonra Mescid-i
Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz Allah sizi dilediginde
lütuf ve ihsaniyla zenginlestirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.
Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah'a, ne ahiret gününe
inanmayan, Allah'in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din
edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale
gelinceye kadar savas yapin.
Yahudiler, "Uzeyir Allah'in oglu" dediler, Hiristiyanlar da "Mesih Allah'in
oglu", dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Daha önce
inkra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil
da saptiriyorlar!
Onlar, Allah'dan baska bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler,
Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle
emrolunmuslardi. Allah'dan baska hiçbir ilh yoktur. O, müsriklerin ortak
kostugu seylerden de münezzehtir.
Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan
rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan
saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda
sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele!
O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla
alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): "Iste bu kendi caniniz için
saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz
seyin tadini!" denilecek.
Dogrusu, Allah katinda aylarin sayisi oniki aydir. Gökleri ve yeri yarattigi
günkü Allah yazisinda (böyle yazilmistir). Bunlardan dördü haram aylardir. Bu da
dogru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkinda nefislerinize haksizlik
yapmayiniz. Müsrikler size karsi topyekün savastiklari gibi siz de onlara karsi
topyekün savas açin. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.
O "Nesi'" (denilen bir haram ayi geciktirmek deti), olsa olsa küfürde
fazlaliktir ki, kfirler onunla sasirtilir, onu bir yil hell, bir yil haram
sayarlar ki, Allah'in haram kildiginin sayisina uydursunlar da Allah'in haram
kildigini hell kilsinlar. Iste böylece kendilerine kötü isleri güzel
gösterildi. Allah da kfir olan bir kavmi dogru yola iletmez.
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çikin." denilince
oldugunuz yere yigilip kaldiniz. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatina razi mi
oldunuz? Fakat dünya hayatinin zevki ahiretin yaninda ancak pek az birseydir.
Eger topluca savasa katilmazsaniz, O sizi aci bir azaba ugratir ve yerinize
baska bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'in
herseye gücü yeter.
Eger siz ona (Peygamber'e) yardim etmezseniz, Allah ona yardim eder. Hani o
kfirler, onu Mekke'den çikardiklari vakit sadece iki kisiden biri iken, ikisi
de magarada bulunduklari sirada arkadasina "Üzülme, çünkü Allah bizimledir."
diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmisti ve onu görmediginiz bir
orduyla desteklemisti. Kfirlerin sözünü alçaltmisti. Yüce olan Allah'in
kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.
Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister agirlikli olarak seferber olun ve
mallarinizla, canlarinizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz böylesi
sizin için daha hayirlidir.
Eger o sefer, yakin bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydi mutlaka pesine düser
gelirlerdi. Fakat o mesakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi.
Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere
çikardik." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler.
Allah biliyor ki, onlar iyice yalancidirlar.
Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallariyla ve canlariyla cihad etmeyi görev
bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o
muttakilerin kimler oldugunu bilir.
Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar
olabilir. Onlarin kalbleri hep iskillidir. Bundan dolayi süphe içinde bocalayip
dururlar.
Eger sizinle beraber cihada çikmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir
takim hazirliklar yaparlardi. Fakat Allah davranmalarini istemedi de onlari
yoldan alikoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi.
Eger içinizde sizinle beraber cihada çikmis olsalardi, bozgunculuk etmekten
baska seye yaramayacaklardi ve araniza fitne sokmak için ugrasacaklardi.
Içinizde onlarin laflarina kanacaklar da vardi. Allah, o zalimleri iyi bilir.
48- Surasi kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çikarmak istediler ve sana
türlü isler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'in emri onlarin zoruna
gitmesine ragmen açiga çikti.
Içlerinden "Aman bana izin ver, basimi derde sokma" diyen de var. Dikkat et,
baslarini asil kendileri derde soktular. Hiç süphesiz cehennem, kfirleri
elbette kusatacaktir.
Eger sana bir iyilik dokunursa fenalarina gider. Eger sana bir musibet gelirse
"Biz zaten tedbirimizi önceden almistik." derler ve sevine sevine dönüp
giderler.
De ki: "Siz bizde iki güzelligin (Zafer veya sehitligin) birinden baskasini mi
gözetirsiniz? Biz ise size Allah'in kendi katindan veya bizim elimizle bir azap
indirmesini gözetiyoruz. Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber
gözetmekteyiz."
O münafiklara sunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip
durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz
fasik bir kavimsiniz.
Infaklarin onlardan kabul olunmamasina sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne
inanmamalari, namaza ancak üsene üsene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye
istemeye vermeleridir.
Onlarin mallari da, evlatlari da sakin seni imrendirmesin. Bu olsa olsa,
Allah'in onlari dünya hayatinda bu gibi seylerle azaba ugratmasindan ve
canlarinin kfir olarak çikmasini murat etmis olmasindan baska birsey degildir.
Hiç süphesiz onlar, sizden olduklarina dair yemin de ederler. Halbuki sizden
degildirler. Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patliyor.
Içlerinde (topladigin) sadakalar hakkinda sana tariz eden (dil uzatan) ler de
var. Eger o sadakalardan kendilerine verilmisse hosnut olurlar, verilmemisse
hemen kizarlar.
Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdigine razi olsalar da "Bize
Allah yeter. Allah bize lütuf ve ihsanindan yine lutfeder, verir. Bizim bütün
ragbetimiz Allah'adir" deselerdi.
Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler,
müellefe-i kulûb (kalbleri Islm'a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah
yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her
seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Yine onlarin içinde öyleleri vardir ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her
söyleneni dinleyen bir kulaktir." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayir
kulagidir. Allah'a inanir, müminlere inanir, ayrica sizden iman edenlere de bir
rahmettir". Allah'in Resulünü incitenlere acikli bir azap vardir.
Bilmiyorlar mi ki, kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, ona muhakkak ki içinde
ebedi kalinacak cehennem atesi vardir. Iste rüsvayligin büyügü de budur.
Münafiklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine
inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalim, Allah o sizin
çekindiginiz seyi kesinlikle ortaya çikaracaktir.
Bosuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açiga vurdunuz.
Içinizden bir kismini affetsek bile bir kismini suçlarinda israr ettikleri için
azabimiza ugratacagiz.
Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder,
iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar.
Allah'i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fsik
kimselerdir.
Allah, erkek kadin bütün münafiklara ve bütün kfirlere cehennem atesini ebedî
olarak vaad buyurdu. O ates onlara yeter. Allah onlara lnet etmistir. Onlara
bitmez tükenmez bir azap vardir.
(Ey münafiklar!) siz de tipki kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden
daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlikli idiler. Dünya
nimetlerinden paylarina düsen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kismetlerine
düsen kadariyla nasil zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kismetinize
düsen kadariyla zevk sürmeye baktiniz, siz de sizden önce bataga dalanlar gibi
bataga daldiniz. Iste bunlarin dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup
gitti ve iste bunlar hep hüsran içinde kalanlardir.
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, d'in, Semûd'un, Ibrahim
Kavmi'nin, Medyen Ashabi'nin ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onlarin
hepsine peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmis
degildi, lkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardi.
Erkek ve kadin bütün müminler birbirlerinin dostlari ve velileridirler. Iyiligi
emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazi kilarlar, zekti verirler, Allah'a
ve Resulüne itaat ederler. Iste bunlari Allah rahmetiyle yarligayacaktir. Çünkü
Allah azîzdir, hakîmdir.
Allah mümin erkeklere ve mümin kadinlara, altlarindan irmaklar akan cennetler
vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardir. Hem de Adn cennetlerinde hos meskenler
vaad etmistir. Allah'in rizasi ise hepsinden büyüktür. Iste asil büyük kurtulus
da budur.
Onlar, kötü bir sey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür
kelimesini kesinlikle söylediler. Islm'a girdikten sonra yine kfirlik ettiler.
Ve o basaramadiklari cinayeti tasarladilar. Halbuki intikam almalari için
Allah'in, Resulü ile onlari lütfundan zenginlestirmis olmasindan baska bir sebep
yoktu. Eger tevbe ederlerse haklarinda hayirli olur. Yok yanasmazlarsa Allah
onlari dünyada da, ahirette de acikli bir azaba ugratir. Yeryüzünde onlari
koruyacak veya onlara yardim edecek bir kimse de bulunmaz.
Yine onlardan kimi de Allah'a söyle ahdetmislerdi: "Eger bize lütuf ve
kereminden ihsan ederse biz de elbette zekti veririz ve kesinlikle salihlerden
oluruz." diye söz vermislerdi.
Allah'a verdikleri sözü tutmadiklari ve yalan söyledikleri için, O da bu
yaptiklarinin sonucunu kiyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir
münafikliga çevirdi.
Müminlerden zekttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de
güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri
Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir.
Onlar için Allah'dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere
magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah'i ve
Resulünü inkr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis
fasiklar güruhuna hidayet etmez.
Savastan geri kalan münafiklar, Resulullah'in hilafina, onun savasa gitmesine
karsilik, oturup kalmalariyla ferahladilar ve mallariyla, canlariyla Allah
yolunda cihad etmekten hoslanmadilar, üstelik "Bu sicakta savasa gitmeyin."
dediler. De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir." Keske anlayabilselerdi.
Eger Allah, seni onlardan bir kisminin yanina döndürür de onlar baska bir cihada
seninle birlikte çikmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artik siz hiçbir
zaman benimle çikamayacaksiniz. Daha önce oturup kalmaktan hoslaniyordunuz.
Bundan böyle artik geride kalanlarla beraber oturup kalin."
Ve onlardan biri ölürse asla namazini kilma ve kabirinin basina gidip durma.
Çünkü onlar Allah'i ve Resulünü tanimadilar. Ve fasik olarak can verdiler.
Onlarin ne mallari, ne de evlatlari seni imrendirmesin. Allah, onlari dünyada
bunlarla cezalandirmayi ve canlarinin kfir olarak çikmasini murad ediyor, baska
degil.
"Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre
indirildigi zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve
"Birak bizi oturanlarla beraber oturalim." dediler.
Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler.
Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldilar. Bunlardan kfir
olanlara acikli bir azap isabet edecektir.
Allah ve Resulü adina nasihat ettikleri takdirde ne zayiflara, ne hastalara, ne
de verecek birsey bulamayan yoksullara savastan kalmaktan dolayi bir günah
yoktur. Iyilik edenleri ayiplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir.
Kendilerini bindirip savasa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde,
"Sizi bindirecek birsey bulamiyorum." dedigin zaman, bu ugurda harcayacaklari
birsey bulamadiklarindan dolayi üzülüp gözlerinden yas döke döke geri dönüp
gidenlere de bir günah yoktur.
Kinamaya yol, ancak zengin olduklari halde geri kalmak için senden izin
isteyenleredir. Bunlar geri kalanlarla beraber olmayi tercih ettiler. Allah da
kalblerini mühürledi. Onlar, artik baslarina gelecegi bilmezler.
Savastan dönüp yanlarina geldiginizde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür
beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayiz. Allah bize, sizin durumunuzdan
haberler verdi". Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptiklarinizi görecektir. Daha
sonra da gizliyi ve sikri bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O vakit O, size
neler yapmis oldugunuzu tek tek haber verecektir.
Dönüp de yanlarina geldiginizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten
vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü
onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptiklarinin cezasi olarak nihayet
varacaklari yer cehennemdir.
Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin ederler. Eger siz onlardan razi
olursaniz, sunu bilin ki Allah, o fasiklar güruhundan kesinlikle razi olmaz.
Bedeviler inkr ve münafiklik bakimindan daha beterdirler. Bununla beraber
Allah'in, Resulüne indirdigi (hükümlerin) sinirlarini bilmemeye daha
yatkindirlar. Allah alîmdir, hakîmdir,
Bedevilerden kimi de var ki, verdigini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar
gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi baslarina olsun! Allah herseyi
isitendir, bilendir.
Yine bedevilerden kimi de vardir ki, Allah'a ve ahiret gününe inanir ve
harcadigini Allah katinda yakinliklara ve Peygamber'in dualarini almaya vesile
sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakinliktir. Allah onlari rahmeti içine
koyacaktir. Süphesiz ki, Allah bagislayicidir ve rahmet edicidir.
Muhacir ve Ensar'dan Islm'a ilk önce girenlerin basta gelenleri ve iyi
amellerle onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi oldu, onlar
da Allah'dan razi oldular ve onlara, altlarinda irmaklar akan cennetler
hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar. Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur.
Hem çevrenizdeki bedevilerden münafiklar var, hem de Medine halkindan
münafiklikta israr edenler var. Sen onlari bilmezsin. Onlari biz biliriz. Biz
onlari iki kere azaba ugratacagiz. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.
Onlardan bir kismi günahlarini itiraf ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli
karistirdilar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah gafurdur,
rahîmdir.
Onlarin mallarindan sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz
edersin. Bir de haklarinda hayir dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatistirir.
Allah isitendir, bilendir.
Ve de ki; "Çalisin! Yaptiklarinizi hem Allah görecek, hem Resulü, hem de
müminler görecektir. Sonra da gizliyi ve açigi bilen Allah'in huzuruna
iletileceksiniz. Iste o zaman, neler yaptiginizi size O bildirecektir.
Savasa katilmayanlardan diger bir kisminin affi da Allah'in emrini beklemek için
geri birakilmistir. Ya kendilerini cezalandirir ya da tevbelerini kabul eder.
Allah alîmdir, hakîmdir.
Bir de müslümanlara zarar vermek, kfirlik etmek ve müslümanlarin arasina
ayrilik sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karsi savas açmis olani beklemek
için mescid yapanlar var. "Iyilikten baska bir maksadimiz yoktu." diye yemin de
edecekler. Fakat bunlarin kesinlikle yalanci olduklarina Allah sahittir.
O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine
kurulan mescit elbette içinde namaz kilmana daha layiktir. Onun içinde
günahlarindan arinmayi seven kisiler vardir. Allah da arinmis, ak pak olmus
olanlari sever.
O halde binasini Allah korkusu ve Allah rizasi üzerine kurmus olan mi
hayirlidir, yoksa binasini yikilmak üzere olan bir uçurumun kenarina kurup da
onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mi daha hayirli? Allah, zalimler güruhunu
hidayete erdirmez.
Allah, müminlerden, canlarini ve mallarini, kendilerine cennet vermek üzere
satin almistir: Allah yolunda çarpisacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler.
Bu, Tevrat'ta da, Incil'de de Kur'n'da da Allah'in kendi üzerine yüklendigi bir
ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardir? O halde yaptiginiz
alis-veris ahdinden dolayi size müjdeler olsun! Ve iste o büyük kurtulus budur.
(Bunlar), O tevbekr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o
rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler,
Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet
edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!
Ibrahim'in babasi için istigfar etmesi de sirf ona vermis oldugu bir sözden
dolayi idi. Böyle iken onun bir Allah düsmani oldugu kendisine açiklaninca o
isten vazgeçti. Süphesiz ki Ibrahim, çok bagri yanik, çok halim birisi idi.
Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakinacaklarini
kendilerine iyice açiklamadikça dalalete düsürmez. Gerçek su ki, Allah her seyi
bilir.
Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le
Ensar'a, içlerinden bir kisminin kalbleri az kalsin kayacak gibi olmusken, tevbe
nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok
sefkatli, çok bagislayicidir.