أحاديث الأربعين النبوية للنووي Al-Nawawi's Forty Hadith Nabawi ﹀︿
Translations Of Al-Nawawi's Forty Hadith With Arabic Texts ترجمات الأحاديث الأربعين النبوية مع النصوص العربية
1st Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الأول من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Hadis -i şerifte: " Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse,
Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid
ve şefaatçi olurum " buyurulmuştur. İslâm âlimleri bu müjdeye erebilmek için
çeşitli konularda Kırk Hadisler derlemişler. Tarihte ilkönce kırk hadis
derleyenin Kûfe'de oturan Merv'li Bilgin Abdullah İbn-i Mübarek olduğu
bilinmektedir. İmâm Nevevi 'nin bu geleneği devam ettiren elimizdeki eseri, en
fazla yayınlanan ve üzerine şerhler yapılan bir eserdir. Ayrıca, merhum Ahmed
Naîm'in tercüme ve üslûbuyla sunduğumuz bu eser, tercüme edildiği devrin dilini
de vermesi bakımından bir önem arzetmektedir.
HADİS 1
Emirü'l-Mü'minin Ebû Hafs Ömer bin El-Hattâb (RA) demiştir ki, kendim işittim,
Resûlullâh (SAV) şöyle buyuruyordu: " Ameller (in kıymeti) niyetlere bağlıdır.
Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan odur. Hicreti Allah'a ve
Resülü'ne müteveccih olanın hicreti Allah'a ve Resûlullah'adır. Hicreti, eline
geçireceği bir dünyaya veya nikah edeceği bir kadına müteveccih ise hicreti de
gaye-i hicreti ne ise (dünya veya kadın) ona müntehidir. "
(Bu hadis -i şerifi, her biri İmâmü'l-muhaddisin olan Ebû Abdillâh Muhammed bin
İsmâil bin İbrahim bin El-Mugire bin Berdizbe El-Buhari El-Cu'fi ile
Ebü'l-Hüseyn Müslim bin El-Haccac el-Kuşeyri En-Nisabiri kütüb-i musannifenin
esahhı olup sahihayı denilen kibatlarında rivâyet emişlerdir.)
عَنْ أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ أَبِي حَفْصٍ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللهُ
عَنْهُ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: " إنَّمَا
الْأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ، وَإِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ
هِجْرَتُهُ إلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ
كَانَتْ هِجْرَتُهُ لِدُنْيَا يُصِيبُهَا أَوْ امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ
إلَى مَا هَاجَرَ إلَيْهِ".
رَوَاهُ إِمَامَا الْمُحَدِّثِينَ أَبُو عَبْدِ اللهِ مُحَمَّدُ بنُ إِسْمَاعِيل بن
إِبْرَاهِيم بن الْمُغِيرَة بن بَرْدِزبَه الْبُخَارِيُّ الْجُعْفِيُّ [رقم:1]،
وَأَبُو الْحُسَيْنِ مُسْلِمٌ بنُ الْحَجَّاج بن مُسْلِم الْقُشَيْرِيُّ
النَّيْسَابُورِيُّ [رقم:1907] رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا فِي "صَحِيحَيْهِمَا"
اللذَينِ هُمَا أَصَحُّ الْكُتُبِ الْمُصَنَّفَةِ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 1 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 1 الحديث
|
|
2nd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثاني من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Yine Ömer bin El-Hattâb (RA)'dan: Demiştir ki, günün birinde Resûlullah (SAV)
Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz,
saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve
böyle iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula
sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve
dizlerini dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: - "Ya
Muhammed, İslam nedir? Bana söyle" dedi. Resûlullah (SAV): " İslâm Allah'dan
başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-u bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah
olduğuna şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç
tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'ı hac etmendir. " buyurdu. O (yabancı
kimse): -"Doğru söylüyorsun." dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor,
hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: - "Bir de imân nedir?"
söyle." diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: " İmân Allah'a, meleklerine,
kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır ve şer (tatlı,
acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir. " buyurunca yine: - "Doğru
söylüyorsun." dedi. Ve: "ihsan nedir? söyle" diye bir daha sordu. Cenâb-ı
Risâlet-meâb Efendimiz de: " İhsan, Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet
etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor. " buyurdu. O, yine: -"Doğru
söylüyorsun." dedikten sonra: "Kıyâmet (in ne zaman kopacağın)ı bana haber ver."
dedi. Cevâben: " Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir. " buyurdu. - "Öyle
ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir" dedi. Cevâbında: "
Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir
davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet ve
sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir. " buyurdu. Bundan sonra o (yabancı)
kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: " Yâ
Ömer, bilir misin o soran kim idi? " diye sual buyurdu. - "Allah ve Resûlü
a'lemdir". dedim. Buyurdular ki: " O, Cibril idi. Size dininizi öğretmek için
geldi. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
عَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَيْضًا قَالَ: " بَيْنَمَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ
رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم ذَاتَ يَوْمٍ، إذْ طَلَعَ عَلَيْنَا رَجُلٌ
شَدِيدُ بَيَاضِ الثِّيَابِ، شَدِيدُ سَوَادِ الشَّعْرِ، لَا يُرَى عَلَيْهِ أَثَرُ
السَّفَرِ، وَلَا يَعْرِفُهُ مِنَّا أَحَدٌ. حَتَّى جَلَسَ إلَى النَّبِيِّ صلى
الله عليه و سلم . فَأَسْنَدَ رُكْبَتَيْهِ إلَى رُكْبَتَيْهِ، وَوَضَعَ كَفَّيْهِ
عَلَى فَخِذَيْهِ، وَقَالَ: يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِي عَنْ الْإِسْلَامِ.
فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم الْإِسْلَامُ أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لَا
إلَهَ إلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ، وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ،
وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ، وَتَصُومَ رَمَضَانَ، وَتَحُجَّ الْبَيْتَ إنْ اسْتَطَعْت
إلَيْهِ سَبِيلًا.
قَالَ: صَدَقْت . فَعَجِبْنَا لَهُ يَسْأَلُهُ وَيُصَدِّقُهُ!
قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ الْإِيمَانِ.
قَالَ: أَنْ تُؤْمِنَ بِاَللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ
الْآخِرِ، وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ.
قَالَ: صَدَقْت. قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ الْإِحْسَانِ.
قَالَ: أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّك تَرَاهُ، فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ
فَإِنَّهُ يَرَاك.
قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ السَّاعَةِ. قَالَ: مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ
مِنْ السَّائِلِ.
قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ أَمَارَاتِهَا؟ قَالَ: أَنْ تَلِدَ الْأَمَةُ رَبَّتَهَا،
وَأَنْ تَرَى الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ الْعَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ يَتَطَاوَلُونَ
فِي الْبُنْيَانِ. ثُمَّ انْطَلَقَ، فَلَبِثْتُ مَلِيًّا، ثُمَّ قَالَ: يَا عُمَرُ أَتَدْرِي مَنْ السَّائِلُ؟.
قُلْتُ: اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ.
قَالَ: فَإِنَّهُ جِبْرِيلُ أَتَاكُمْ يُعَلِّمُكُمْ دِينَكُمْ ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ]
.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 2 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 2 الحديث
|
|
3rd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثالث من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû-Abdü'r-Rahmân Abdullah b. Ömer b. El-Hattâb (RA)'dan:
Demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (SAV) şöyle buyurdu:
" (Binâ-yı) İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'dan başka hiç bir ilâh ve
Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü olduğuna
şehâdet, namazı ikâme, zekâtı vermek, hacc-ı Beytu'llâh, savm-ı Ramazan. "
(Bu hadis -i Şerifi, Buhâri ile Müslim tahric etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: سَمِعْت رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم يَقُولُ: "
بُنِيَ الْإِسْلَامُ عَلَى خَمْسٍ: شَهَادَةِ أَنْ لَا إلَهَ إلَّا اللَّهُ وَأَنَّ
مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ، وَإِقَامِ الصَّلَاةِ، وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ، وَحَجِّ
الْبَيْتِ، وَصَوْمِ رَمَضَانَ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 3 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 3 الحديث
|
|
4th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الرابع من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû-Abdi'r-Rahman Abdullah b. Mes'ud (RA)'dan:
Demiştir ki; Resûlullâh (SAV) "ki sadık ve masdûk O'dur" bize şöyle buyurdu:
" Her birinizin (mâye-i) hilkati ana rahminde nutfe olarak kırk gün derlenir
toplanır. Sonra tıpkı öyle alâka (kan pıhtısı) olur. Sonra yine tıpkı öyle mudğa
(et parçası) olur. Ondan sonra da melek gönderilir, ona nefh-i rûh eder. Ve dört
kelimeyi yani rızkını, ecelini, amelini ve şâki mi yoksa saîd mi olacağını (hükm-i
kazâ ve kader olarak) yazması (o meleğe) emrolunur. Kendisinden başka hak ilâh
olmayan Allah'a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i Cennet
amelleriyle âmil ola ola kendisi ile Cennet arasında bir arşından ziyâde mesâfe
kalmaz. Derken (hükm-i) kitab (yâni o yazının hükmü) ona galebe eder, ehl-i nâr
ameli ile âmil olur da Cehennem'e girer. Kezâlik içinizde öyle adam bulunur ki,
ehl-i nâr ameli ile amil ola ola kendisi ile Cehennem arasında bir arşından
ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükmü-i kitab ona galebe eder, ehl-i Cennet ameli
ile âmil olur da Cennet'e girer. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ
قَالَ: حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم -وَهُوَ الصَّادِقُ
الْمَصْدُوقُ-: "إنَّ أَحَدَكُمْ يُجْمَعُ خَلْقُهُ فِي بَطْنِ أُمِّهِ أَرْبَعِينَ
يَوْمًا نُطْفَةً، ثُمَّ يَكُونُ عَلَقَةً مِثْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ يَكُونُ مُضْغَةً
مِثْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ يُرْسَلُ إلَيْهِ الْمَلَكُ فَيَنْفُخُ فِيهِ الرُّوحَ،
وَيُؤْمَرُ بِأَرْبَعِ كَلِمَاتٍ: بِكَتْبِ رِزْقِهِ، وَأَجَلِهِ، وَعَمَلِهِ،
وَشَقِيٍّ أَمْ سَعِيدٍ؛ فَوَاَللَّهِ الَّذِي لَا إلَهَ غَيْرُهُ إنَّ أَحَدَكُمْ
لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ الْجَنَّةِ حَتَّى مَا يَكُونُ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا
إلَّا ذِرَاعٌ فَيَسْبِقُ عَلَيْهِ الْكِتَابُ فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ النَّارِ
فَيَدْخُلُهَا. وَإِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ النَّارِ حَتَّى مَا
يَكُونُ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا إلَّا ذِرَاعٌ فَيَسْبِقُ عَلَيْهِ الْكِتَابُ
فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَيَدْخُلُهَا"
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 4 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 4 الحديث
|
|
5th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الخامس من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ümmü'l-Mü'minin Ümm-i Abdu'llah Aişe-i Sıddika (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdu:
" Her kim bizim bu işimizin (yâni dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi
yeniden sokarsa (o yaptığı iş) merdûddur, başına çalınır. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmişlerdir.)
Müslim'den gelen diğer bir rivayette de şöyle denilmiştir.
" Her kim emrimize (ahkâm-ı dinimize) uygun olmayan bir amel işlerse o ameli
merdûddur, başına çalınır. "
عَنْ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ أُمِّ عَبْدِ اللَّهِ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا،
قَالَتْ: قَالَ: رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم "مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا
هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ].
وَفِي رِوَايَةٍ لِمُسْلِمٍ
:مَنْ عَمِلَ عَمَلًا لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ" .
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 5 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 5 الحديث
|
|
6th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السادس من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebu Abdi'llâh Nu'mân b. Beşir (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Hazretlerinden kendim işittim; şöyle buyuruyordu:
" Helâl belli, haram da bellidir. İkisi arasında da (helâl mi, haram mı belli
olmayan birtakım) şüpheli şeyler vardır ki, çok kimseler onları bilmezler.
Şüpheli şeylerden her kim sakınırsa, dinini ve ırzını kurtarmış olur. Her kim
şüpheli şeylerin içine dalarsa harâmın da içine dalmış olur. (böylesi) tıpkı (içine
girmek yasak edilen) koru etrâfında davar otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü o
koruyu (düşünüp) otlatmak tehlikesi karşısında bulunur. Haberiniz olsun, her
padişahın bir korusu olur. Biliniz ki, Allah'ın korusu da harâm ettiği şeylerdir.
Ağah olunuz, cesedin içinde bir et parçası vardır ki, iyi olursa bütün cesed iyi
olur. Bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. İşte o (et parçası) kalbdir. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي عَبْدِ اللَّهِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا،
قَالَ: سَمِعْت رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم يَقُولُ: "إنَّ الْحَلَالَ
بَيِّنٌ، وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ، وَبَيْنَهُمَا أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ لَا
يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنْ النَّاسِ، فَمَنْ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ فَقْد
اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ، وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي
الْحَرَامِ، كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ،
أَلَا وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى، أَلَا وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمُهُ،
أَلَا وَإِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ،
وَإذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 6 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 6 الحديث
|
|
7th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السابع من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebu Rukayye Temin b. Evs ed-Dâri (RA)'dan:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
" Din hemen nasihattır. Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir. "
"Yâ Resûla'llâh, kimin için nasihat?" diye sorduk.
" Allah için, kitâbı için, Resûlü için, Eimme-i müslimin ve âmme-i müslimin için.
" buyurdular.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي رُقَيَّةَ تَمِيمِ بْنِ أَوْسٍ الدَّارِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ
النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "الدِّينُ النَّصِيحَةُ." قُلْنَا: لِمَنْ؟
قَالَ: "لِلَّهِ، وَلِكِتَابِهِ، وَلِرَسُولِهِ، وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ
وَعَامَّتِهِمْ."
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 7 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 7 الحديث
|
|
8th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثامن من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Abdullah b. Ömer (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdu:
" Allâh'tan başka Hak İlâh olmadığına ve Muhammed'in Resûlullâh olduğuna (zahirde)
şehadet, namazı ikâme, zekâtı edâ edinceye kadar nâs ile muhârebe etmek bana
emrolundu. Onlar bunları yapınca "Müslümanlık hakkın muktezâsı (olan hudûd)
müstesnâ olmak üzere" canların ve mallarını benim elimden kurtarırlar. (Batınlarından
dolayı olan) hesaplarına gelince, o (hesâbı görmek) Allâh'a kalmıştır. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه
و سلم قَالَ: "أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لَا إلَهَ
إلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ، وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ،
وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ؛ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَصَمُوا مِنِّي دِمَاءَهُمْ
وَأَمْوَالَهُمْ إلَّا بِحَقِّ الْإِسْلَامِ، وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ تَعَالَى" .
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 8 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 8 الحديث
|
|
9th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث التاسع من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hureyre Abdu'r-Rahmân b. Sahr-ı Devsi (RA)'dan:
Demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
" Sizi her neden nehyedersem ondan ictinâb ediniz. Size her neyi emredersem
kudretiniz yettiği kadar yapınız (da nasıl yapacağınızı sormayınız.) Zirâ sizden
evvelki (ümmet)leri helâk eden, ancak onların çok çok sormaları ve
peygamberlerine muhâlefet etmeleri olmuştur. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَخْرٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ:
سَمِعْت رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم يَقُولُ: "مَا نَهَيْتُكُمْ عَنْهُ
فَاجْتَنِبُوهُ، وَمَا أَمَرْتُكُمْ بِهِ فَأْتُوا مِنْهُ مَا اسْتَطَعْتُمْ،
فَإِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ كَثْرَةُ مَسَائِلِهِمْ
وَاخْتِلَافُهُمْ عَلَى أَنْبِيَائِهِمْ ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 9 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 9 الحديث
|
|
10th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث العاشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Resulullah (SAV)'in torunu ve sevgili yavrusu Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi
Talîb (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri'nin,
" (Hill ve hürmeti, fâide ve zararı) seni şüpheye düşüren şey'i bırak da
düşürmeyene bak. " buyurduklarını kendilerinden işitip belledim.
(Bu hadis -i şerifi Ahmed b. Şuayb-ı Nesei ile Ebu İsâ Muhammed b. İsâ-yı
Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi: "Bu hadis hasen'dir, şahiddir." diyor.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم "إنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لَا يَقْبَلُ إلَّا طَيِّبًا، وَإِنَّ اللَّهَ
أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ فَقَالَ تَعَالَى: "يَا
أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنْ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا"، وَقَالَ
تَعَالَى: "يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا
رَزَقْنَاكُمْ" ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ
يَدَيْهِ إلَى السَّمَاءِ: يَا رَبِّ! يَا رَبِّ! وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ،
وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ، وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ، وَغُذِّيَ بِالْحَرَامِ، فَأَنَّى
يُسْتَجَابُ لَهُ؟".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 10 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 10 الحديث
|
|
11th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الحادي عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Resulullah (SAV)'in torunu ve sevgili yavrusu Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi
Talîb (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri'nin,
" (Hill ve hürmeti, fâide ve zararı) seni şüpheye düşüren şey'i bırak da
düşürmeyene bak. " buyurduklarını kendilerinden işitip belledim.
(Bu hadis -i şerifi Ahmed b. Şuayb-ı Nesei ile Ebu İsâ Muhammed b. İsâ-yı
Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi: "Bu hadis hasen'dir, şahiddir." diyor.)
عَنْ أَبِي مُحَمَّدٍ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ سِبْطِ رَسُولِ
اللَّهِ صلى الله عليه و سلم وَرَيْحَانَتِهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، قَالَ:
حَفِظْت مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم "دَعْ مَا يُرِيبُك إلَى مَا لَا
يُرِيبُك".
[رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ رقم:2520 ، وَالنَّسَائِيّ وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ: حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 11 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 11 الحديث
|
|
12th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثاني عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hüreyre (RA)'dan: Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Hazretleri: " Kişinin
mâlâya'niyi terketmesi, iyi müslüman olduğu(nun alâmetleri)ndendir. " buyurdu.
(Bu hadis -i ÅŸerif ha
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم "مِنْ حُسْنِ إسْلَامِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لَا يَعْنِيهِ".
حَدِيثٌ حَسَنٌ،
رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ [رقم: 2318] ، ابن ماجه [رقم:3976].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 12 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 12 الحديث
|
|
13th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثالث عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Resûlullâh (SAV)'in hadimi Ebû Hamza Enes b. Malik (RA)'den: Demiştir ki:
Resûlullâh (SAV) Efendimiz:
" Her biriniz kendi nefsi için neyi severse (yani arzu ederse Müslüman) kardeşi
için de onu arzu etmedikçe mü'min olmuş olmaz. " buyurdu.
(Bu hadis -i şerifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي حَمْزَةَ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ خَادِمِ رَسُولِ
اللَّهِ صلى الله عليه و سلم عَنْ النَّبِيِّ صلى الله عليه و سلم قَالَ: "لَا
يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ".
رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ [رقم:13]، وَمُسْلِمٌ [رقم:45].
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 13 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 13 الحديث
|
|
14th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الرابع عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
İbn-i Mes'ud (RHA)'dan: Demiştir ki: Resûlullâh (SAV) şöyle buyurdu: " (Şu) üç
sebebden biri olmadıkça hiç bir Müslümanın kanı helâl olmaz: Biri, seyyib
zâninin (yani başından nikâh geçmiş zaninin ki, recm olunur), diğeri kat-i nefs
edenin (ki maktûle bedel kısas olunur), biri de dinini terk eden ve cemâatten
ayrılanın (ki, katl olunur). "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم "لَا يَحِلُّ دَمُ امْرِئٍ مُسْلِمٍ [ يشهد أن لا إله إلا الله، وأني
رسول الله] إلَّا بِإِحْدَى ثَلَاثٍ: الثَّيِّبُ الزَّانِي، وَالنَّفْسُ بِالنَّفْسِ،
وَالتَّارِكُ لِدِينِهِ الْمُفَارِقُ لِلْجَمَاعَةِ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 14 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 14 الحديث
|
|
15th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الخامس عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebu Hüreyre (RHA)'den:
Demiştir ki: Resûlullâh (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, ya hayır söylesin, ya ağzını mühürlesin.
Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, komşusuna ikrâm etsin. Allah'a ve âhiret
gününe imânı olan, misafirine ikrâm etsin. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri ile Müslim rivayet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و
سلم قَالَ: "مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاَللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ
خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاَللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
فَلْيُكْرِمْ جَارَهُ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاَللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 15 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 15 الحديث
|
|
16th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السادس عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
DemiÅŸtir ki:
- Biri Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretlerine "Yâ (Resûla'llah), bana vasiyyet yâni
nasihat et" dedi.
" (Cevâben) gazab etme " buyurdu.
- O kimse talebini birkaç defa tekrâr etti.
" (Hepsinde) gazab etme " cevâbını verdi.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَجُلًا قَالَ لِلنَّبِيِّ صلى
الله عليه و سلم أَوْصِنِي. قَالَ: لَا تَغْضَبْ، فَرَدَّدَ مِرَارًا، قَالَ: لَا
تَغْضَبْ" .
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 16 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 16 الحديث
|
|
17th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السابع عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Ya'lâ Şeddâd b. Evs (RA)den:
Demiştir ki, Resûl-i Ekrem (SAV) efendimiz şöyle buyurdu:
" Allahû Teâla (cc) ve Tekaddes Hazretleri her şeye güzel muâmele edilmesini (iyilikle
davranılmasını) emretmiştir. Öyle ise (canlı bir mahlûku haklı olarak)
öldüreceğiniz vakitte (maktûlü ta'zîb etmiyecek) güzel bir sûret-i katli ihtiyâr
ediniz. Kezâlik bir hayvanı boğazladığınız vakitte (hayvana ezâ vermiyecek)
güzel bir sûrette boğazlayınız. Her hanginiz böyle bir işe girişecek olursa,
bıçağını (iyice) bilesin ve zebîhasını (yâni keseceği hayvanı) rahatlandırsın. "
(Bu hadîs şerîfi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي يَعْلَى شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ
صلى الله عليه و سلم قَالَ: "إنَّ اللَّهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ،
فَإِذَا قَتَلْتُمْ فَأَحْسِنُوا الْقِتْلَةَ، وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا
الذِّبْحَةَ، وَلْيُحِدَّ أَحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ، وَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 17 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 17 الحديث
|
|
18th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثامن عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Zer Cündüb b. Cünâdete'l-Gıfârî ile Ebû Abdi'r-Rahmân Muâz b. Cebel (RHA)dan:
Demişlerdir ki, Resûl-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
" Her nerede olursan ol, Allah'tan ittikâ üzere bulun (yâni hakkını gözet ve
gözetmemekten sakın). Seyyienin ardınca hemen haseneyi yetiştir ki, o seyyieyi
mahvedesin. Halka da güzel huy ile muâmele et. "
(Bu hadîs-i Tirmizî rivâyet etmiş olup ( Hadis -i Hasen) olduğunu da tasrif
eylemiştir. Bâzı nüshalara göre, (Hasen, Sahîh) diye kayıdlamıştır.
عَنْ أَبِي ذَرٍّ جُنْدَبِ بْنِ جُنَادَةَ، وَأَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ مُعَاذِ بْنِ
جَبَلٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم قَالَ:
"اتَّقِ اللَّهَ حَيْثُمَا كُنْت، وَأَتْبِعْ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا،
وَخَالِقْ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ" .
رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ [رقم:1987] وَقَالَ: حَدِيثٌ حَسَنٌ، وَفِي بَعْضِ النُّسَخِ:
حَسَنٌ صَحِيحٌ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 18 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 18 الحديث
|
|
19th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث التاسع عشر من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebu'l-Abbâs Abdullâh b. Abbâs (RA)'dan:
Demiştir ki, birgün Resûl-i Ekrem (SAV)'in terkisinde idim. Buyurdu ki:
" Evlâd, sana bir kaç söz belleteyim: Allah'ı (yâni emir ve nehyini) gözet ki,
Allah'da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki, O'nu karşında bulasın. (Bir şey)
istediğin vakit Allah'tan iste. Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile. Şunu bil
ki, cemi mahlûkat el birliğiyle sana bir fâide ve menfaat bahş etmek isteseler,
Allah'ın sana yazdığından fazla bir şey bahşedemezler. Kezâlik cemi mahlûkat el
birliğiyle sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiği zarardan
ziyadesini yapamazlar. Kalemler (işleri hitâma erip) kaldırılmış, sahifeler de (üzerlerindeki
yazılar tamam olup) kurumuştur. "
(Bu hadis -i Şerifi, Termizi rivâyet edip, (Hasen, Sahih) olduğunu söylemiştir.
Tirmizi'den başkasını rivâyetine göre ise şöyle buyrulmuştur.)
" Allah'ı gözet ki, O'nu önünde bulasın. Geniş zamanında Allah'a kendini sevdir
ki, O da seni sıkıntı zamanında tanısın (sevsin). Bilmiş ol ki, (takdir-i
İlâhi'ye göre) başına gelmiyecek olan şeyin sana isabet edeceği yok. Ve sana
isabet edecek olan şeyden de senin kurtulacağın yok. Bilmiş ol ki, nusrat (-ı
İlâhiyye) sabır ile, küşâyiş-i kalb de gam ve gussa ile beraberdir. Her güçlükle
berâber bir kolaylık vardır. "
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: "كُنْت خَلْفَ
رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم يَوْمًا، فَقَالَ: يَا غُلَامِ! إنِّي
أُعَلِّمُك كَلِمَاتٍ: احْفَظْ اللَّهَ يَحْفَظْك، احْفَظْ اللَّهَ تَجِدْهُ
تُجَاهَك، إذَا سَأَلْت فَاسْأَلْ اللَّهَ، وَإِذَا اسْتَعَنْت فَاسْتَعِنْ
بِاَللَّهِ، وَاعْلَمْ أَنَّ الْأُمَّةَ لَوْ اجْتَمَعَتْ عَلَى أَنْ يَنْفَعُوك
بِشَيْءٍ لَمْ يَنْفَعُوك إلَّا بِشَيْءٍ قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ لَك، وَإِنْ
اجْتَمَعُوا عَلَى أَنْ يَضُرُّوك بِشَيْءٍ لَمْ يَضُرُّوك إلَّا بِشَيْءٍ قَدْ
كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَيْك؛ رُفِعَتْ الْأَقْلَامُ، وَجَفَّتْ الصُّحُفُ" .
رَوَاهُ
التِّرْمِذِيُّ [رقم:2516] وَقَالَ: حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ.
وَفِي رِوَايَةِ غَيْرِ التِّرْمِذِيِّ: "احْفَظْ اللَّهَ تَجِدْهُ أمامك، تَعَرَّفْ
إلَى اللَّهِ فِي الرَّخَاءِ يَعْرِفُك فِي الشِّدَّةِ، وَاعْلَمْ أَنَّ مَا
أَخْطَأَك لَمْ يَكُنْ لِيُصِيبَك، وَمَا أَصَابَك لَمْ يَكُنْ لِيُخْطِئَك،
وَاعْلَمْ أَنَّ النَّصْرَ مَعَ الصَّبْرِ، وَأَنْ الْفَرَجَ مَعَ الْكَرْبِ، وَأَنَّ
مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا".
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 19 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 19 الحديث
|
|
20th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث العشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensâri el-Bedri (RA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Utanmadıktan sonra dilediğini yap " sözü,
ilk nübüvvet zamanlarından nâsın hatırında kalan sözlerdendir.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ عُقْبَةَ بْنِ عَمْرٍو الْأَنْصَارِيِّ الْبَدْرِيِّ رَضِيَ
اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم "إنَّ مِمَّا
أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ الْأُولَى: إذَا لَمْ تَسْتَحِ
فَاصْنَعْ مَا شِئْت" .
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 20 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 20 الحديث
|
|
21st Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الحادي والعشرين من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Amr (yahud ebû Amre) Süfyan b. Abdullâh Sakafi (RA)'den:
DemiÅŸtir ki:
- "Yâ Resûla'llah! İslâm'a dâir bana bir söz söyle ki, Senden başka birinden
daha sormaya muhtaç olmayayım." dedim.
" Âmentü bi'llâh.... de ondan sonra da dosdoğru ol (yâni Allah'ın emrine imtisâl
ve nehyinden içtinâbda sâbit ol). " buyurdu.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي عَمْرٍو وَقِيلَ: أَبِي عَمْرَةَ سُفْيَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ رَضِيَ
اللهُ عَنْهُ قَالَ: "قُلْت: يَا رَسُولَ اللَّهِ! قُلْ لِي فِي الْإِسْلَامِ
قَوْلًا لَا أَسْأَلُ عَنْهُ أَحَدًا غَيْرَك؛ قَالَ: قُلْ: آمَنْت بِاَللَّهِ ثُمَّ
اسْتَقِمْ" .
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 21 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 21 الحديث
|
|
22nd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثاني والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Abdillah Câbir b. Abdillhah Ensari (RA)'dan:
Demiştir ki, biri Resûlullah (SAV) Hazretleri'nden şu suâli sordu:
- "Ne buyurursunuz? Eğer ben (beş vakit) farz namazları kılar, Ramazan'ı tutar,
halâli helal ve harâmı haram kılar da bundan ziyâde hiç bir şey yapmasam
Cenne'te girer miyim?
Resûl-i Ekrem (SAV) de
" Evet " buyurdular.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir. Harâmı haram kılmaktan murad
haramdan içtinâbdır. Helâli helâl etmek de onu helâl i'tikâd ederek yapmak
demektir.)
عَنْ أَبِي عَبْدِ اللَّهِ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْأَنْصَارِيِّ رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُمَا: "أَنَّ رَجُلًا سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم
فَقَالَ: أَرَأَيْت إذَا صَلَّيْت الْمَكْتُوبَاتِ، وَصُمْت رَمَضَانَ، وَأَحْلَلْت
الْحَلَالَ، وَحَرَّمْت الْحَرَامَ، وَلَمْ أَزِدْ عَلَى ذَلِكَ شَيْئًا؛ أَأَدْخُلُ
الْجَنَّةَ؟ قَالَ: نَعَمْ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 22 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 22 الحديث
|
|
23rd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثالث والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Mâlik Hâris b. Âsım Eş'ari (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" (Abdest veya sâir) temizlik, imânın yarısıdır. "El-Hamdü li'llah" (sözü)
mizânı doldurur. "Subhâna'llâh ve'l-hamdü li'llâh" (sözleri) de göklerle yerin
arasını doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (imâna) bürhandır. Sabır (zulumât-ı gam
ve gussayı gideren) ziyâdır. Kur'ân da (haline göre) ya lehine ya aleyhine
hüccettir. Herkes sabah olunca işine gücüne gider. Ve nefsini (ya Allah'a, ya
mâsiva'llâh'a) satar da (neticede) ya âzâd, ya helâk eder ."
(Bu hadisi-i Şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي مَالِكٍ الْحَارِثِ بْنِ عَاصِمٍ الْأَشْعَرِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ
قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم "الطَّهُورُ شَطْرُ الْإِيمَانِ،
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلَأُ الْمِيزَانَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ
تَمْلَآنِ -أَوْ: تَمْلَأُ- مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ، وَالصَّلَاةُ نُورٌ،
وَالصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ، وَالصَّبْرُ ضِيَاءٌ، وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَك أَوْ
عَلَيْك، كُلُّ النَّاسِ يَغْدُو، فَبَائِعٌ نَفْسَهُ فَمُعْتِقُهَا أَوْ
مُوبِقُهَا".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 23 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 23 الحديث
|
|
24th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الرابع والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Zerr-i Gıfâri (RA)'den:
Nebiyy-i Ekrem (SAv) Efendimiz Rabb-ı Celil-i Teâla ve Tekaddes Hazretlerinden
rivâyet ettiklerinden olmak üzere âdideki Hadis -i Kudsi'yi nakil buyurdu:
" Ey kullarım, muhakkak biliniz ki, ben zulmü kendime harâm ettim. (Zulümden
müteâli ve münezzehim.) Sizin aranızda da zulmü harâm ettim. Öyle ise,
birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, benim hidâyet ettiklerimden başka
hepiniz dalâlettesiniz. Öyle ise benden hidâyet dileyiniz de size hidâyet
vereyim. Ey kullarım, benim beslediklerimden başka hepiniz açsınız. Öyle ise
benden taâm dileyiniz ki, sizi besliyeyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerimden
başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim.
Kullarım, siz gece gündüz hep hatâ işlerseniz. Ben de baştan başa bütün
günahları mağfiret ederim. Öyle ise bana istiğfar ediniz ki, size mağfiret
edeyim. Ey kullarım, sizin bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar
verebilesiniz. Bana menfaat vermek elinizden gelmez ki, bana nef'iniz
dokunabilsin. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinizde
en takıy olan kim ise onun kalbi gibi (hep mut' kalbli) olsanız yine mülküme
ziyâde hiç bir şey katılmış olmaz. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz,
insiniz, cinniniz içinde en fâcir olan kim ise onun kalbi gibi (hep âsi, kalbi)
olsanız yine mülkümden bir şey eksilmez. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz,
insiniz, cinniniz hep bir yerde durup benden matlublarınız dilesiniz de hep
birinize (ayrı ayrı) dileğini versem bu bağışlayış nezdimdeki hazine-i atâdan
iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse ondan ziyâde bir şey eksiltmez. Ey
kullarım, ameller hep sizin amellerinizdir. Ben onları sizin hesâbınıza
noksansız olarak zabtederim. Sonra karşılığını size tastamam gösteririm. Artık
her kim (karşılık olarak) hayır bulursa, Allah'a hamd etsin. Her kim de başka
şey bulursa, kendisinden başkasına levm etmesin. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي ذَرٍّ الْغِفَارِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صلى الله عليه
و سلم فِيمَا يَرْوِيهِ عَنْ رَبِّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى، أَنَّهُ قَالَ: "يَا
عِبَادِي: إنِّي حَرَّمْت الظُّلْمَ عَلَى نَفْسِي، وَجَعَلْته بَيْنَكُمْ
مُحَرَّمًا؛ فَلَا تَظَالَمُوا. يَا عِبَادِي! كُلُّكُمْ ضَالٌّ إلَّا مَنْ
هَدَيْته، فَاسْتَهْدُونِي أَهْدِكُمْ. يَا عِبَادِي! كُلُّكُمْ جَائِعٌ إلَّا مَنْ
أَطْعَمْته، فَاسْتَطْعِمُونِي أُطْعِمْكُمْ. يَا عِبَادِي! كُلُّكُمْ عَارٍ إلَّا
مَنْ كَسَوْته، فَاسْتَكْسُونِي أَكْسُكُمْ. يَا عِبَادِي! إنَّكُمْ تُخْطِئُونَ
بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ، وَأَنَا أَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا؛
فَاسْتَغْفِرُونِي أَغْفِرْ لَكُمْ. يَا عِبَادِي! إنَّكُمْ لَنْ تَبْلُغُوا ضُرِّي
فَتَضُرُّونِي، وَلَنْ تَبْلُغُوا نَفْعِي فَتَنْفَعُونِي. يَا عِبَادِي! لَوْ أَنَّ
أَوَّلَكُمْ وَآخِرَكُمْ وَإِنْسَكُمْ وَجِنَّكُمْ كَانُوا عَلَى أَتْقَى قَلْبِ
رَجُلٍ وَاحِدٍ مِنْكُمْ، مَا زَادَ ذَلِكَ فِي مُلْكِي شَيْئًا. يَا عِبَادِي! لَوْ
أَنَّ أَوَّلَكُمْ وَآخِرَكُمْ وَإِنْسَكُمْ وَجِنَّكُمْ كَانُوا عَلَى أَفْجَرِ
قَلْبِ رَجُلٍ وَاحِدٍ مِنْكُمْ، مَا نَقَصَ ذَلِكَ مِنْ مُلْكِي شَيْئًا. يَا
عِبَادِي! لَوْ أَنَّ أَوَّلَكُمْ وَآخِرَكُمْ وَإِنْسَكُمْ وَجِنَّكُمْ قَامُوا
فِي صَعِيدٍ وَاحِدٍ، فَسَأَلُونِي، فَأَعْطَيْت كُلَّ وَاحِدٍ مَسْأَلَته، مَا
نَقَصَ ذَلِكَ مِمَّا عِنْدِي إلَّا كَمَا يَنْقُصُ الْمِخْيَطُ إذَا أُدْخِلَ
الْبَحْرَ. يَا عِبَادِي! إنَّمَا هِيَ أَعْمَالُكُمْ أُحْصِيهَا لَكُمْ، ثُمَّ
أُوَفِّيكُمْ إيَّاهَا؛ فَمَنْ وَجَدَ خَيْرًا فَلْيَحْمَدْ اللَّهَ، وَمَنْ وَجَدَ
غَيْرَ ذَلِكَ فَلَا يَلُومَن إلَّا نَفْسَهُ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 24 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 24 الحديث
|
|
25th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الخامس والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Zerr-i Gıfâri (RA)'dan:
Ashâb-ı Resûlullah (SAV)'den (ve fukarâ-yı Muhacirinden) bazı kimseler Nebiyy-i
Ekrem (SAV)'e dediler ki:
- Ya Resûla'llah, ehl-i servet olanlar (büyük büyük) ecirleri alıp gidiyorlar.
Hem bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyarlar, hem de artan
mallarıyla sadaka veriyorlar.
Hazret-i Resûl (SAV) buyurdu ki:
" Allahû Teâla ve Tekaddes Hazretleri size tasadduk edecek şey vermemiş mi (ki,
böyle söylüyorsunuz)? her tesbihinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her
tekbirinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tahmidinize mukâbil sadaka (ecri)
vardır. Her tehlilinize mukabil sadaka (ecri) vardır. Emr-i bi'l-ma'rufda da
sadaka ecri var. Nehy-i ani'l-münkerde de sadaka ecri var. Hattâ birinizin (ehline)
mukârenet etmesinde de sadaka ecri var. "
dediler ki:
- Ya Resûla'llâh, birimiz şehvetini kazâ ederse, yine nâil-i ecir mi olur?
(Cevâben) buyurdu ki:
" Söyleyin! O kimse şehvetini harâm ile kazâ edeydi ona vizr (yâni günah)
olmayacak mıydı? İşte bunun gibi halâl ile de kazâ-ı şehvet ederse ecre nâil
olur. "
(Bu hadis -i Şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
عَنْ أَبِي ذَرٍّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَيْضًا، "أَنَّ نَاسًا مِنْ أَصْحَابِ
رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم قَالُوا لِلنَّبِيِّ صلى الله عليه و سلم يَا
رَسُولَ اللَّهِ ذَهَبَ أَهْلُ الدُّثُورِ بِالْأُجُورِ؛ يُصَلُّونَ كَمَا نُصَلِّي،
وَيَصُومُونَ كَمَا نَصُومُ، وَيَتَصَدَّقُونَ بِفُضُولِ أَمْوَالِهِمْ. قَالَ:
أَوَلَيْسَ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ مَا تَصَّدَّقُونَ؟ إنَّ بِكُلِّ تَسْبِيحَةٍ
صَدَقَةً، وَكُلِّ تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةً، وَكُلِّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةً، وَكُلِّ
تَهْلِيلَةٍ صَدَقَةً، وَأَمْرٌ بِمَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ، وَنَهْيٌ عَنْ مُنْكَرٍ
صَدَقَةٌ، وَفِي بُضْعِ أَحَدِكُمْ صَدَقَةٌ. قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ
أَيَأْتِي أَحَدُنَا شَهْوَتَهُ وَيَكُونُ لَهُ فِيهَا أَجْرٌ؟ قَالَ: أَرَأَيْتُمْ
لَوْ وَضَعَهَا فِي حَرَامٍ أَكَانَ عَلَيْهِ وِزْرٌ؟ فَكَذَلِكَ إذَا وَضَعَهَا
فِي الْحَلَالِ، كَانَ لَهُ أَجْرٌ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 25 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 25 الحديث
|
|
26th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السادس والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hüreyre (RA)'den:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
" İnsanın mefâsılından her biri için güneş doğar her günde (şükrâne-i afiyet
olarak) bir sadaka lâzımdır. İki kimsenin arasını bulup ıslâh etmen sadakadır.
Bir kimseye, hayvanına binerken yardım edip bindirmen yâhud yükünü hayvanına
yüklemekte ona muavenette bulunman sadakadır. Kelime-i Tayyibe sadakadır. Namaza
gitmek için attığın her adıma bedel bir sadaka (ecri) vardır. Ezâ verecek şeyi
geçecek yoldan uzaklaştırman (bile) sadakadır. "
(Bu Hadis -i şerifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم "كُلُّ سُلَامَى مِنْ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ، كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ
فِيهِ الشَّمْسُ تَعْدِلُ بَيْنَ اثْنَيْنِ صَدَقَةٌ، وَتُعِينُ الرَّجُلَ فِي
دَابَّتِهِ فَتَحْمِلُهُ عَلَيْهَا أَوْ تَرْفَعُ لَهُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ صَدَقَةٌ،
وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ، وَبِكُلِّ خُطْوَةٍ تَمْشِيهَا إلَى
الصَّلَاةِ صَدَقَةٌ، وَتُمِيطُ الْأَذَى عَنْ الطَّرِيقِ صَدَقَةٌ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 26 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 26 الحديث
|
|
27th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السابع والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Nevvâs b. Sem'ân (RA)'dan:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Birr (yani iyi iş, iyilik) ahlak güzelliğidir. İsm (yani günâh) da nefsinde iz
bırakıp da başkalarınca ma'lûm olmasını istemediğin şeydir. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
Vâbisete'bn-i Ma'bed (RA) da rivâyete göre şöyle demiştir:
Resûlullah (SAV)'in huzûruna vardım.
" Birr'in ne olduğunu sormağa mı geldin? "
diye ben suâl etmeden) sordu.
- Evet, dedim. Buyurdu ki:
" Kalbine danış (kalbinden fetvâ iste). İyilik nefsi te'min, kalbi tatmin eden;
günah da nefiste iz bırakan ve başkaları fetva verseler, fetvalar verseler bile
sînede yine tereddüdden kurtulmayan (vicdânı teskin etmeyen) şeydir. "
(Bu, Ahmed b. Hanbel ile Dârimi'nin müsnedlerinde isnâd-ı ceyyid ile bize
rivâyet olunan bir hadis -i sahihdir.)
عَنْ النَّوَّاسِ بْنِ سَمْعَانَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صلى الله
عليه و سلم قَالَ: "الْبِرُّ حُسْنُ الْخُلُقِ، وَالْإِثْمُ مَا حَاكَ فِي صَدْرِك،
وَكَرِهْت أَنْ يَطَّلِعَ عَلَيْهِ النَّاسُ"
رَوَاهُ مُسْلِمٌ [رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
وَعَنْ وَابِصَةَ بْنِ مَعْبَدٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: أَتَيْت رَسُولَ اللَّهِ
صلى الله عليه و سلم فَقَالَ: "جِئْتَ تَسْأَلُ عَنْ الْبِرِّ؟ قُلْت: نَعَمْ.
فقَالَ: استفت قلبك، الْبِرُّ مَا اطْمَأَنَّتْ إلَيْهِ النَّفْسُ، وَاطْمَأَنَّ
إلَيْهِ الْقَلْبُ، وَالْإِثْمُ مَا حَاكَ فِي النَّفْسِ وَتَرَدَّدَ فِي الصَّدْرِ،
وَإِنْ أَفْتَاك النَّاسُ وَأَفْتَوْك" .
حَدِيثٌ حَسَنٌ، رَوَيْنَاهُ في مُسْنَدَي الْإِمَامَيْنِ أَحْمَدَ بْنِ حَنْبَلٍ
[رقم:4/227]، وَالدَّارِمِيّ [2/246] بِإِسْنَادٍ حَسَنٍ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 27 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 27 الحديث
|
|
28th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثامن والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Nech Irbâd b. Sâriye (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) (bir gün) bize öyle bir va'zda bulundu ki, (dinleyenlerin)
gönülleri titredi. Gözleri yaşardı. Dedik ki:
- "Ya Resûla'llâh, bu, vedâ' edip gidecek kimsenin va'zına benziyor. (Bâri) bize
bâzı vesâyâda bulun."
Cevâben buyurdu ki:
" Size Allâh'a karşı ittikâyı ve üzerinize emir olan bir kimse abd(-i Habeşi) de
olsa, sözünü dinleyip ona itâat etmeyi vasiyet ederim. Bir de içinizden yaşayan
olursa, bir çok ihtilâflar görecektir. İşte böyle zamanlarda benim sünnetime ve
hidâyet üzere olan Hulefâ-yı Râşidin'in sünnetine yapışınız. Sünnete dört el ile
sarılınız. Ve muhaddesât-ı umûrdan sakınınız. Zirâ her bid'at dalâletdir. "
(Bu hadis -i şerifi, Ebû Davut ile Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi hadisi "hasen,
sahih" kaydı ile tasnif eylemiştir.)
عَنْ أَبِي نَجِيحٍ الْعِرْبَاضِ بْنِ سَارِيَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: "وَعَظَنَا
رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم مَوْعِظَةً وَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ،
وَذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ، فَقُلْنَا: يَا رَسُولَ اللَّهِ! كَأَنَّهَا
مَوْعِظَةُ مُوَدِّعٍ فَأَوْصِنَا، قَالَ: أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ،
وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ تَأَمَّرَ عَلَيْكُمْ عَبْدٌ، فَإِنَّهُ مَنْ
يَعِشْ مِنْكُمْ فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيرًا، فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ
الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ الْمَهْدِيينَ، عَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ،
وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ؛ فَإِنَّ كُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ".
[رَوَاهُ أَبُو دَاوُدَ ، وَاَلتِّرْمِذِيُّ [رقم:266] وَقَالَ: حَدِيثٌ حَسَنٌ
صَحِيحٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 28 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 28 الحديث
|
|
29th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث التاسع والعشرون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Muâz b. Cebel (RA)'dan:
Demiştir ki: (Resûlullah (SAV) ile Tebük gazâsına çıkmıştık. Sıcak bastı. Herkes
birer tarafa dağıldı. Bir de baktım ki, Resûlullâh (SAV) yanı başımdadır. Hemen
ona yaklaşıp:
- "Ya Resûla'llah, beni Cenne'te sokacak ve Cehennem'den uzaklaştıracak bir
ameli bana haber ver" dedim.
Buyurdu ki:
" Sen çok büyük bir şey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nın müyesser kıldığı
kimseye göre herhalde âsândır. Allah'a "hiç bir şeyi şerik etmemek üzere" ibâdet
edersin. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan'ı tutar, Beytu'llâh'ı Hacc edersin.
"
Ondan sonra buyurdu ki:
" Sana hayır kapılarına delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandır. Sadaka
günâhı, "su ateşi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasında adamın namaz kılması
da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle kimselerdir ki, yanları
yataklarından uzak durup ibâdete kıyâm ederler. Rab'larına kâh korkarak, kâh
umarak duâ ederler. Ve rızık olarak kendilerine verdiğimizden de infak ederler.
İşte bunlar için yapmış oldukları amellerin mükâfatı olarak ne sevinçler
sakladığımızı hiç bir kimse bilemez " âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi:16-17)
tilâvet buyurdu.
Ondan sonra:
" İşin (dinin) başı, direği, en yüce tarafı nedir sana haber vereyim mi? " dedi.
- Evet ya Resûla'llâh, dedim.
Dedi ki:
" İşin başı İslâm'dır. Direği namazdır. En yüce tarafı cihâddır." Ondan sonra:
"Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana
söyliyeyim mi? " diye sordu.
- Evet yâ Resûlallah deyince mübârek dilini (eliyle) tutup,
" İşte şunu tut " buyurdu.
Dedim ki:
- Ya Nebiyya'llâh, biz söylediğimiz sözlerle de mi muâhaze olunacağız?"
Buyurdu ki:
" Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düşüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni
kazandıklarından) başkası mı zannedersin. "
(Bu hadis -i şerifi, Termizi rivâyet edip "Hasen, Sahih" demiştir.)
عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قُلْت يَا رَسُولَ اللَّهِ!
أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدْنِي مِنْ النَّارِ، قَالَ:
"لَقَدْ سَأَلْت عَنْ عَظِيمٍ، وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللَّهُ
عَلَيْهِ: تَعْبُدُ اللَّهَ لَا تُشْرِكْ بِهِ شَيْئًا، وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ،
وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ، وَتَصُومُ رَمَضَانَ، وَتَحُجُّ الْبَيْتَ، ثُمَّ قَالَ:
أَلَا أَدُلُّك عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ؟ الصَّوْمُ جُنَّةٌ، وَالصَّدَقَةُ
تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ، وَصَلَاةُ الرَّجُلِ فِي
جَوْفِ اللَّيْلِ، ثُمَّ تَلَا: " تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ "
حَتَّى بَلَغَ "يَعْمَلُونَ"،[ 32 سورة السجدة / الأيتان : 16 و 17 ] ثُمَّ قَالَ:
أَلَا أُخْبِرُك بِرَأْسِ الْأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذُرْوَةِ سَنَامِهِ؟ قُلْت:
بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ: رَأْسُ الْأَمْرِ الْإِسْلَامُ، وَعَمُودُهُ
الصَّلَاةُ، وَذُرْوَةُ سَنَامِهِ الْجِهَادُ، ثُمَّ قَالَ: أَلَا أُخْبِرُك
بِمَلَاكِ ذَلِكَ كُلِّهِ؟ فقُلْت: بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ ! فَأَخَذَ
بِلِسَانِهِ وَقَالَ: كُفَّ عَلَيْك هَذَا. قُلْت: يَا نَبِيَّ اللَّهِ وَإِنَّا
لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ؟ فَقَالَ: ثَكِلَتْك أُمُّك وَهَلْ يَكُبُّ
النَّاسَ عَلَى وُجُوهِهِمْ -أَوْ قَالَ عَلَى مَنَاخِرِهِمْ- إلَّا حَصَائِدُ
أَلْسِنَتِهِمْ؟!" .
رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ [رقم:2616] وَقَالَ: حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 29 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 29 الحديث
|
|
30th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Sa'lebete'l-Huşeni Cürsûmi'bn-i Nâşir (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Allahû Teâla bir takım şeyleri farz kılmıştır. Onları zâyi' etmeyiniz. (Bâzı
meâsi için) birtakım hadler (yâni cezâlar) göstermiştir. Onlara da tecâvüz
etmeyiniz. Bir takım şeyleri harâm etmiştir. Onlara el uzatmayınız. Bir takım
şeylerden de unutkanlık (eseri) olmayarak size (mahzâ) merhamet olsun için sükût
etmiştir. Onları soruşturmayınız. "
(Bu hadis -i şerif, Dârekutni ile diğerlerinin tahric ettiği bir Hadis -i
Hasen'dir.)
عَنْ أَبِي ثَعْلَبَةَ الْخُشَنِيِّ جُرْثُومِ بن نَاشِر رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنْ
رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم قَال: "إنَّ اللَّهَ تَعَالَى فَرَضَ فَرَائِضَ
فَلَا تُضَيِّعُوهَا، وَحَدَّ حُدُودًا فَلَا تَعْتَدُوهَا، وَحَرَّمَ أَشْيَاءَ
فَلَا تَنْتَهِكُوهَا، وَسَكَتَ عَنْ أَشْيَاءَ رَحْمَةً لَكُمْ غَيْرَ نِسْيَانٍ
فَلَا تَبْحَثُوا عَنْهَا".
حَدِيثٌ حَسَنٌ، رَوَاهُ الدَّارَقُطْنِيّ ْ"في سننه" [4/184]، وَغَيْرُهُ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 30 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 30 الحديث
|
|
31st Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الحادي والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû'l-Abbâs Sehli'bn-i Sa'di's-Sâidi (RA)'dan
Demiştir ki, Bir zât Nebiyy-i Mükerrem (SAV)'in huzûruna gelerek:
- "Yâ Resûla'llah, bana öyle bir amel göster ki, onu yaptığım zaman beni hem
Allah sevsin, hem de halk sevsin" dedi.
(Resûlullah (SAV) buyurdu ki:
" Dünyâdan rağbetini kes ki, Allah seni sevsin. Herkesin elinde olandan da
raÄŸbetini kes ki, halk seni sevsin. "
(Bu hadis -i şerif, İbn-i Mâce ile diğerlerinin esânid-i hasena ile rivâyet
ettikleri bir Hadis -i Hasen'dir.)
عَنْ أَبِي الْعَبَّاسِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ:
جَاءَ رَجُلٌ إلَى النَّبِيِّ صلى الله عليه و سلم فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ!
دُلَّنِي عَلَى عَمَلٍ إذَا عَمِلْتُهُ أَحَبَّنِي اللهُ وَأَحَبَّنِي النَّاسُ؛
فَقَالَ: "ازْهَدْ فِي الدُّنْيَا يُحِبَّك اللهُ، وَازْهَدْ فِيمَا عِنْدَ النَّاسِ
يُحِبَّك النَّاسُ" .
حديث حسن، رَوَاهُ ابْنُ مَاجَهْ [رقم:4102]، وَغَيْرُهُ بِأَسَانِيدَ حَسَنَةٍ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 31 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 31 الحديث
|
|
32nd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثاني والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Said Sa'di'bn-i Mâliki'bn-i Sinân-ı Hudri (RA), Resûlullah (SAV)'in:
" Zarar vermek de, zarar ile karşılamak da yok " buyurduğunu rivâyet ediyor.
(Bu hadis -i şerif, İbn-i Mâce ve Dârekutni ile başkalarının müsned (yani mevsûl)
olarak rivâyet ettiği bir Hadis -i Hasen'dir. İmam-ı Malik de "Muvatta"ında bu
hadis -i şerifi Amr b. Yahyâ'dan, o da babasından olmak üzere Nebiyy-i Ekrem (SAV)'den
mürsel olarak rivâyet etmiş ve Ebû Said-i Hudri-yi iskat eylemiştir. Bunun
yekdiğeri takviye eden başka tarikleri de vardır.)
عَنْ أَبِي سَعِيدٍ سَعْدِ بْنِ مَالِكِ بْنِ سِنَانٍ الْخُدْرِيّ رَضِيَ اللهُ
عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم قَالَ: " لَا ضَرَرَ وَلَا
ضِرَارَ" .
حَدِيثٌ حَسَنٌ، رَوَاهُ ابْنُ مَاجَهْ [راجع رقم:2341]، وَالدَّارَقُطْنِيّ
[رقم:4/228]، وَغَيْرُهُمَا مُسْنَدًا. وَرَوَاهُ مَالِكٌ [2/746] فِي "الْمُوَطَّإِ"
عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ النَّبِيِّ صلى الله عليه و سلم
مُرْسَلًا، فَأَسْقَطَ أَبَا سَعِيدٍ، وَلَهُ طُرُقٌ يُقَوِّي بَعْضُهَا بَعْضًا.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 32 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 32 الحديث
|
|
33rd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثالث والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
İbn-i Abbâs (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Herkese (mücerred) da'vâları üzerine diledikleri verilmiş olsa bir çok adamlar
bir çok kimselerin mallarını, canlarını iddiâ eder dururlar. Lâkin beyyine
müddeiye, yemin de inkâr edene düşer. "
(Bu hadis -i şerif, hasen olup Beyhaki ile başkaları bunu bu lâfz ile rivâyet
etmişlerdir. Bir parçası Sahihayn'da da vardır.)
عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه
و سلم قَالَ: "لَوْ يُعْطَى النَّاسُ بِدَعْوَاهُمْ لَادَّعَى رِجَالٌ أَمْوَالَ
قَوْمٍ وَدِمَاءَهُمْ، لَكِنَّ الْبَيِّنَةَ عَلَى الْمُدَّعِي، وَالْيَمِينَ عَلَى
مَنْ أَنْكَرَ" .
حَدِيثٌ حَسَنٌ، رَوَاهُ الْبَيْهَقِيّ [في"السنن" 10/252]، وَغَيْرُهُ هَكَذَا،
وَبَعْضُهُ فِي "الصَّحِيحَيْنِ".
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 33 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 33 الحديث
|
|
34th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الرابع والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Sâid-i Hudri (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" İçinizden her kim bir münker görürse onu eliyle, buna kudreti yetmezse, dili
ile tağyir etsin. Ona da kudreti yetmezse kalbi ile inkâr etsin (yâni beğenmesin).
Bu sonuncusu imânın en zaifidir. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ سَمِعْت رَسُولَ اللَّهِ
صلى الله عليه و سلم يَقُولُ: "مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ
بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ
فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ" .
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 34 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 34 الحديث
|
|
35th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الخامس والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Birbirinize hased etmeyiniz. Alış verişte birbirinizi aldatmayınız.
Birbirinize buğzetmeyiniz. Birbirinize dargın durmayınız. Birbirinizinin
pazarlığı bitmiş alış verişini bozmayınız. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. (İmdad ve nusret deminde) onu
kendi hâline bırakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona hor bakmaz. (Üç kere
sadr-ı şerifine işaret buyurarak:) Takvâ işte buradadır. Bir kimse müslüman
kardeşine hor bakdımı, işte şerrin bu kadarı ona yeter (artar bile). Müslümanın
her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana haramdır. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم " لَا تَحَاسَدُوا، وَلَا تَنَاجَشُوا، وَلَا تَبَاغَضُوا، وَلَا
تَدَابَرُوا، وَلَا يَبِعْ بَعْضُكُمْ عَلَى بَيْعِ بَعْضٍ، وَكُونُوا عِبَادَ
اللَّهِ إخْوَانًا، الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لَا يَظْلِمُهُ، وَلَا
يَخْذُلُهُ، وَلَا يَكْذِبُهُ، وَلَا يَحْقِرُهُ، التَّقْوَى هَاهُنَا، وَيُشِيرُ
إلَى صَدْرِهِ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ، بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنْ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ
أَخَاهُ الْمُسْلِمَ، كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ: دَمُهُ
وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ" .
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 35 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 35 الحديث
|
|
36th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السادس والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Her kim bir mü'minin dünya derdlerinden bir derdini def' ederse, Allah da onun
kıyâmet günündeki dertlerinden bir (büyük) derdi def' eder. Her kim muzâyakada
bulunan (bir boçlu veya diğer bir) fakîre kolaylık gösterirse, Allah da dünya ve
âhirette ona kolaylık gösterir. Her kim bir Müslüman(ın ayıbını ve çıplak ise
bedeni)ni setr ederse, Allah da onu dünya ve âhirette setreder. Bir kul,
kardeşinin yardımında oldukça Allah da o kula hep yardım eder durur. Her kim
ilm(-i nâfi') aramak için bir târika sülûk ederse, bu sâyede Allah da ona
Cennet'e doğru kolay bir tarik açar. Allah evlerinden bir evde Kitâbu'llâh'ı
tilâvet ve aralarında O'nu tedris ve tederrüs halinde bulunan hiç bir kavim
yoktur ki, üzerlerine sekinet nazil olmuş, rahmet-i İlâhiyye kendilerini bürümüş,
her yanlarını sarmış ve Allahu zü'l-Celâl kendilerini (mel-i A'lâ'da) nezdinde
olanlara anmış olmasın. Her kim ameli geri bırakırsa sebebi ile götüremez. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim bu lâfz ile rivâyet etmiştir.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صلى الله عليه و سلم
قَالَ: "مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُؤْمِنٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ
اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى
مُعْسِرٍ، يَسَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ
مُسْلِما سَتَرَهُ اللهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ، وَاَللَّهُ فِي عَوْنِ
الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ، وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا
يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إلَى الْجَنَّةِ،
وَمَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فِي بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللَّهِ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ،
وَيَتَدَارَسُونَهُ فِيمَا بَيْنَهُمْ؛ إلَّا نَزَلَتْ عَلَيْهِمْ السَّكِينَةُ،
وَغَشِيَتْهُمْ الرَّحْمَةُ، وَ حَفَّتهُمُ المَلاَئِكَة، وَذَكَرَهُمْ اللَّهُ
فِيمَنْ عِنْدَهُ، وَمَنْ أَبَطْأَ بِهِ عَمَلُهُ لَمْ يُسْرِعْ بِهِ نَسَبُهُ".
[رَوَاهُ مُسْلِمٌ بهذا اللفظ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 36 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 36 الحديث
|
|
37th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث السابع والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
İbn-i Abbâs (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Rabb-ı Celili Tebârek ve Teala Hazretlerinden
rivâyet ettiklerinden olmak üzere âtideki Hadis -i Kudsi'yi nakl buyurdu:
" Allâhu Teâla ve Tekaddes Hazretleri hasenât ile seyyiâtı yazmış (ezelden
takdir etmiş ve Levh-i Mahfûz ile defâtir-i a'mâle geçirmiş)dir. "
Ondan sonra (bu icmâli tefsil ve) beyân buyurarak dedi ki:
" Her kim bir haseneye kasd ve niyet eder de onu işlemezse, onu Cenâb-ı Hak
nezd-i İlâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eğer kasd eder ve işlerse,
onu nezd-i İlâhisinde on haseneden yediyüz kata kadar, belki ed'âf-ı kesiresi
ile yazar. Her kim de bir seyyieye kasd edip işlemezse, onu nezd-i İlâhisinde
bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eğer kasd edip işlerse, onu yalnız bir seyyie
olarak yazar. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmiştir.)
عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه
و سلم فِيمَا يَرْوِيهِ عَنْ رَبِّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى، قَالَ: "إنَّ اللَّهَ
كَتَبَ الْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ، ثُمَّ بَيَّنَ ذَلِكَ، فَمَنْ هَمَّ
بِحَسَنَةٍ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كَامِلَةً،
وَإِنْ هَمَّ بِهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ عَشْرَ حَسَنَاتٍ إلَى
سَبْعِمِائَةِ ضِعْفٍ إلَى أَضْعَافٍ كَثِيرَةٍ، وَإِنْ هَمَّ بِسَيِّئَةٍ فَلَمْ
يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كَامِلَةً، وَإِنْ هَمَّ بِهَا
فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ سَيِّئَةً وَاحِدَةً".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ ، وَمُسْلِمٌ]
، في "صحيحيهما" بهذه الحروف.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 37 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 37 الحديث
|
|
38th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثامن والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Resûlullâh (SAV)'in şöyle buyurduğu Ebû Hüreyre (RA)'dan rivâyet olunuyor:
" Allahu Teâla buyurdu ki: Her kim benim velilerimden bir veliye düşmanlık
ederse, şüphesiz ben ona i'lân-ı harb ederim. Benim kulum, üzerine farz ettiğim
şeyden daha sevgili hiç bir şey ile bana tekarrüb edemez. Bir de kulum nevâfil
ile bana peyderpey tekarrüb ede ede nihâyet öyle bir hâle gelir ki, ben onu
severim. Onu sevdiğim vakitte de onun işitmesine vâsıta olan kulağı, görmesine
vâsıta olan gözü, tutup yakalamasına vâsıta olan eli, yürümesine vâsıta olan
ayağı, (anlamasına vâsıta olan kalbi, söylemesine vâsıta olan dili) olurum.
Öylesi benden (bir şey) isterse muhakkak veririm. Bana sığınırsa, onu hıfz ve
siyânet ederim. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri rivâyet etmiştir.)
Lâkin Onun metninde:
" Ölmeyi istemeyen, kendisine sû-i muâmelede bana hoş gelmeyen, halbuki (Hasbe'l-takdir)
ölmemesine de çâre olmayan mü'min kulumun rûhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar
fâili olduğum hiç bir şeye tereddüt göstermedim. " ziyâdesi vardır.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَة رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُول اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم إنَّ اللَّهَ تَعَالَى قَالَ: "مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقْد آذَنْتهُ
بِالْحَرْبِ، وَمَا تَقَرَّبَ إلَيَّ عَبْدِي بِشَيْءٍ أَحَبَّ إلَيَّ مِمَّا
افْتَرَضْتُهُ عَلَيْهِ، وَلَا يَزَالُ عَبْدِي يَتَقَرَّبُ إلَيَّ بِالنَّوَافِلِ
حَتَّى أُحِبَّهُ، فَإِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْت سَمْعَهُ الَّذِي يَسْمَعُ بِهِ،
وَبَصَرَهُ الَّذِي يُبْصِرُ بِهِ، وَيَدَهُ الَّتِي يَبْطِشُ بِهَا، وَرِجْلَهُ
الَّتِي يَمْشِي بِهَا، وَلَئِنْ سَأَلَنِي لَأُعْطِيَنَّهُ، وَلَئِنْ
اسْتَعَاذَنِي لَأُعِيذَنَّهُ".
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 38 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 38 الحديث
|
|
39th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث التاسع والثلاثون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
İbn-i Abbâs (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Şüphesiz Allahû Teâla ümmetimden hatayı, nisyânı, ikrâh olundukları şeyler
(den hâsıl olacak günahlar)ı bana bağışladı. "
(Bu hadis -i şerif, bir Hadis -i Hasen olup, İbn-i Mâce ile Beyhaki ve mâadâları
rivâyet etmişlerdir.)
عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه
و سلم قَالَ: "إنَّ اللَّهَ تَجَاوَزَ لِي عَنْ أُمَّتِي الْخَطَأَ وَالنِّسْيَانَ
وَمَا اسْتُكْرِهُوا عَلَيْهِ" .
[حَدِيثٌ حَسَنٌ، رَوَاهُ ابْنُ مَاجَهْ [رقم:2045]، وَالْبَيْهَقِيّ "السنن" 7 ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 39 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 39 الحديث
|
|
40th Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الأربعون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
İbn-i Ömer (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) (birgün) omuzumdan tutup buyurdu ki:
" Dünyâda bir garib (yabancı) yâhud bir yolcu imişsin gibi ol. (Ve kendini ehl-i
kuburdan say.) "
İbn-i Ömer (RHA):
- "Akşamladığın vakit sabaha (çıkmağa) muntazır olma. Sabahladığın vakit de
akşama (varmağa) muntazır olma. Sıhhatinden istifâde edip marazına, hayâtından
istifâde edip mevtine hazırlık yap." der idi.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)
عَنْ ابْن عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: أَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله
عليه و سلم بِمَنْكِبِي، وَقَالَ: "كُنْ فِي الدُّنْيَا كَأَنَّك غَرِيبٌ أَوْ
عَابِرُ سَبِيلٍ". وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا يَقُولُ: إذَا
أَمْسَيْتَ فَلَا تَنْتَظِرْ الصَّبَاحَ، وَإِذَا أَصْبَحْتَ فَلَا تَنْتَظِرْ
الْمَسَاءَ، وَخُذْ مِنْ صِحَّتِك لِمَرَضِك، وَمِنْ حَيَاتِك لِمَوْتِك.
[رَوَاهُ الْبُخَارِيُّ].
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 40 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 40 الحديث
|
|
41st Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الحادي والأربعون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Ebû Muhammed Abdullâh b. Amr b. El-Âs (RHA)'dan
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Hiç birinizin iradesi (arzuzu) benim tebliğ ettiğim şeylere tâbi' olmadıkça
mü'min olmuş olmazsınız. "
(Bu hadis -i şerifi, "Kitâbü'l-Hücce"de isnâd-ı sahih ile bize rivâyet olunan
bir hadis -i sahihdir.)
عَنْ أَبِي مُحَمَّدٍ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُمَا، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه و سلم "لَا يُؤْمِنُ
أَحَدُكُمْ حَتَّى يَكُونَ هَوَاهُ تَبَعًا لِمَا جِئْتُ بِهِ".
حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ، رَوَيْنَاهُ فِي كِتَابِ "الْحُجَّةِ" بِإِسْنَادٍ صَحِيحٍ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 41 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 41 الحديث
|
|
42nd Hadith Of Nawawi's 40 Hadiths An-Nabawi الحديث الثاني والأربعون من أربعين الحديث النبوية للنووي
Sunnah السنة
Hadith الحديث
Rasûlullah (SAV)'in şöyle buyurduğu Enes (RA)'dan rivâyet olunuyor:
" Allahû Teâlâ buyurdu ki: Ey Âdem-oğlu, sen bana yalvarıp benden ümmid-vâr
oldukça senden sâdır olan (günahlar) her ne olursa olsun sana mağfiret ederim ve
aldırmam. Ey Âdem-oğlu, senin günahların gökyüzünü kaplayacak dereceyi bulsa da
benden mağfiret dilesen sana mağfiret ederim. Ey Âdem-oğlu, bütün yer dolusu
günahlar getirirsen de sana bana hiç bir şeyi şerik tutmayarak huzûruma çıksan
herhalde ben sana bütün yer dolusu mağfiret veririm. "
(Bu hadis -i şerifi, Tirmizi rivâyet etmiş olup, " Hadis , Hasendir, Sahihdir"
demiÅŸtir.)
" Kavâid-i İslâm'ı cem' edip usül ve furû' ve edâb ile sâir vücûh-ı ahkâma dâir
sayıya gelmez envâ-ı ulûmu mutazammın olan Ahâdis-i şerife'den beyânına niyet
ettiklerim iÅŸte burada bitiyor. "
Mütercim:Ahmed Naîm
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: سَمِعْت رَسُولَ اللَّهِ صلى
الله عليه و سلم يَقُولُ: قَالَ اللَّهُ تَعَالَى: "يَا ابْنَ آدَمَ! إِنَّكَ مَا
دَعَوْتنِي وَرَجَوْتنِي غَفَرْتُ لَك عَلَى مَا كَانَ مِنْك وَلَا أُبَالِي، يَا
ابْنَ آدَمَ! لَوْ بَلَغَتْ ذُنُوبُك عَنَانَ السَّمَاءِ ثُمَّ اسْتَغْفَرْتنِي
غَفَرْتُ لَك، يَا ابْنَ آدَمَ! إنَّك لَوْ أتَيْتنِي بِقُرَابِ الْأَرْضِ خَطَايَا
ثُمَّ لَقِيتنِي لَا تُشْرِكُ بِي شَيْئًا لَأَتَيْتُك بِقُرَابِهَا مَغْفِرَةً" .
رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ [رقم:3540]، وَقَالَ: حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ.
Reference : Nawawi's 40 Hadith Nabawi 42 المرجع : الأربعون للنووي الحديث | Translation Project References مراجع مشروع الترجمة : Hadith 42 الحديث
|
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|